İş slogan atmaya geldiğinde  mangalda kül bırakılmıyor. 

Ama icraata konuşulduğunda ortaya maalesef kocaman kirlilikler çıkıyor!

Oysa temizliğin imandan olduğunu, işimize gelmediği zaman, görmezden geliyoruz!

Diğer tarafta yapılan iyiliği, verilen hizmeti unutuyor, kendi elimizle cehennemimize odun taşıyoruz.

Şöyle bir düşünün, anne- babanız, akrabalarınız, yakınlarınız, dostunuz ve komşunuz ömrünü tamamlıyor, bu dünyayı terk ediyor.

Hastanede veya evde meydana gelen ölümün ardından, cenaze işlemleri başlıyor. Bir telefonla, vefat eden kişi, belediyenin tahsis ettiği araçla alındıktan sonra gasilhaneye getiriliyor. Burada özveriyle işlerini yapan gassallar tarafından yıkanıyor, kefenleniyor.

Bu arada Bursa Büyükşehir Belediyesi, bu hizmetiyle her türlü takdiri, alkışı hak ediyor.

Devam edelim…

Cenaze daha sonra yine cenaze aracıyla mahallesindeki camiye getiriliyor. Görevli, tabutu yardım edenlerle birlikte musallaya koyuyor.

Namaz kılınıyor, helallik alındıktan sonra vefat eden kişi doğal botanik park olan mezarlığa götürülüyor.

Sonra ne mi oluyor?

Onlarca görevlinin, fizik gücünü kullanarak Bursa’nın en büyük mezar alanı olan Hamitler’de, her gün çevre temizliği, ağaçların ve kabirlerin bakımını yapmalarına rağmen, cenazelerini acı ve keder içinde toprağa verenler, hiçbir şey olmamış gibi, ölümün acısını unutup, bulundukları ortamı, ayran bardaklarıyla, cantık artıklarıyla kirletiyorlar.

Yaşananları, din görevlileri de görmezden gelip, cemaati uyarmadıkları, ikaz etmedikleri için ortaya kocaman ayıp çıkıyor.

Nankörlük yapılıyor, tek kuruş karşılık beklemeyen Bursa Büyükşehir’in ekiplerine saygısızlık yapılıyor.

Bırakın kuldan utanmayı, Allah’tan da utanmadan, sıkılmadan, dini ibadet sona erdikten sonra mezarlık çöplüğe dönüşüyor.

Oysa o plastik bardakların, kağıt parçalarının sadece çevre kirliliğine değil, bir felakete yol açıp, binlerce ağacın tutuşup kül olmasına neden olacağını anlayamıyorlar.

Bir an önce bu ayıba, mezarlıkları kirleterek tecavüz edilmesine son verilmeli.

Hemşeri derneklerini bu işin dışında tutuyorum.

Duyarlı STK’lar kamuoyunu bilinçlendiren adımlar atmalı.

Çevreye duyarlılığı ile bilinen kişiler, kurumlar, kabristanlıkları evlerinin misafir odası olarak görmeli; duyarlılık göstermeliler.

Bursa Müftülüğü de personeli aracılığıyla Cuma hutbelerinde, vakit namazlarında bu hususa dikkat çekmeli.

Müslümanların defnedildiği, etrafına cicili bicili evlere benzer mezar ve taşları kondurma titizliğini gösterenler, mezarlıkları temiz tutmasını, acının odağında cantık yenmeyeceğini, ayran içilmeyeceği bilincine varmalı.

Hepimiz; temiz çevre, temiz mezarlıklarımızla övünecek topluma dönüşmeliyiz.

Ölmeden bunu başarabiliriz!