1-Eşler evlenmeden önce birbirlerini iyice tanımalıdırlar. Evlilik aceleye getirilmemelidir.

2-Kadın kocasından habersiz bir yere gitmemelidir.

3-Kadın ve erkek yuvada Yaratan’a (Allah Teâlâ’ya) karşı ibadette kusur işlememeli, özellikle beş vakit namazlarını kılmalıdırlar.

4-Kadın eşinin yanında daima bakımlı ve temiz olmalı, temiz ve yeni elbise giymeli eşi için süslenmelidir.

5-Eşler birbirlerini ihmal etmemeli, birbirlerinin zevk ve arzularını gidermelidirler.

6-Yoksulluk, sefalet, geçim darlığı yuvada ahengi bozar. Kadın kocasının malını israf etmemeli, darlık dargınlık getirir demiş atalarımız.

7-Kadın malının, mülkünün çokluğu ve soyu sopu ile övünmemelidir.

8-Kadın temizliğe azami titizlik göstermeli evi temiz, düzenli ve düzgün olmalıdır.

9-Kadın tesettüre evin içinde ve dışında azami gayret göstermelidir.

10-Bir mütefekkir (düşünür):

“İnatçı ve gürültücü bir kadınla yaşamaktansa, aslanlar ve yılanlar içinde yaşamak daha iyidir.” Demiştir.

Kadın yuvasında nâzik, kibar ve yumuşak olmalı ve eşine saygıyla, çocuklarına sevgi ve şefkatle davranmalıdır.

11-Eşler sıla-i rahmi kesmemeli her iki tarafa da ziyarette bulunmalıdırlar.

12-Kıskançlıkta aşırılığa gidilmemelidir.

13-Eşler birbirlerinin kusurlarını yüzlerine vurmamalıdır.

14-Birbirlerini küçük düşürecek tavır ve hareketlerden kaçınmaları gerekir.

15-Erkek huzuru evinde aramalı dışarıda kahvede, gazinoda, eğlence yerlerinde gününü tüketmemelidir.

16-Kadında eşini evine, yuvasına bağlamak için azami gayret göstermelidir.

17-Anne baba evinden gelin giden kız, gittiği aile ortamına uyum sağlamalıdır.

18-Gelin kaynana arasındaki kıskançlığa meydan verilmemeli, birbirlerine karşı sevgi ve saygı ile muamele edilmelidir. (Osman Karabulut, a.g.e., sh;. 101-106.)

Günümüzde Batılılaşma ve Batılılar gibi giyim kuşam, yaşantı vs. aldı başını gidiyor. Bir kere Batı ve İslâmî toplumlar arasında çok önemli farklar vardır. Batı toplumunun temeli bireydir. İslâm toplumunun temelini ise aile oluşturur. Batıda herkes kendi menfaati için çalışır, ama İslâm’da, kendi menfaatinden önce herkes ailesinin ve içinde yaşadığı toplumun menfaatini,  iyiliğini düşünür. Bunun yanında çocuk yetiştirme tarzları da çok farklıdır. Batıda kız ve erkek rolleri ayırt edilmiyor. Çocuk kız olsun, erkek olsun kendi dünyasının merkez kabul eder ve herkesin onun etrafında dönmesini bekler. İslâmî toplumlarda ise, çocuklar küçük yaştan itibaren kız ve erkek olarak ayrı vazifelere alıştırılır. Kız çocukları ev işlerinde annesine yardım eder, erkek çocuklar ise babaları gibi evin dışındaki vazifeleri yaparlar. (İslâm’da Evlilik ve Aile, Vefâ Yayıncılık, İstanbul 1990.)

Kur’an-ı Kerimde “Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”  (Nisâ Sûresi, yet 32.)

Hem kadın hem de erkek vazifesini ne ölçüde iyi yapabilirse yuvada o, derece mutlu olur.