İslâm Tarihi'nin Medine devrinde İslâmiyet, Allah Rasûlü'nün üstün ve örnek ahlâkı sayesinde hızla yayılmıştır. Onun mübarek hayatı, güzel ah­lâkı görenleri cezbediyordu. Peygamber Efendimizdeki yüksek ahlâka insanlar hayran kaldılar. İslâm nurunun cazibesine kapılmaktan kendilerini alamadılar. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'in ör­nek ahlâkî özelliklerinden bazılarını şöyle anlata­biliriz:

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), güzel ahlâkı tamamla­mak için Cenab-ı Hakk tarafından gönderilmiştir. Bir Hadis-i şeriflerinde:

"Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." (Mâlik, Muvatta, 2/904; Hüsn'l-Hulk, 8.) buyurmuşlardır.

Yüce Allah İlahî mesajını vermek için onu seç­miştir. Çünkü o en olgun bir insandı. En güzel ah­lâk üzereydi. Kur'an-ı Kerim'de bu gerçek şöyle açıklanır:

"Muhakkak ki; Sen (Ey Rasûl’üm!) en yüksek bir ahlâk üzeresin ." (Kalem Sûresi, âyet: 4.)

Peygamber Efendi­miz (s.a.s.), Allah Teâlâ tarafından terbiye edi­lip yetiştirilmiştir. Zira Allah'ın Elçisi bir ha­dis-i şeriflerinde:

"Beni Rabbim terbiye etti ve ne güzel yetiştirdi." bu­yurmuştur.

Ziyâ Paşa yazmış olduğu Nât-ı Nebevî'sinde bu konuda şöyle der:

"Bir mektebe oldu ki müdavim,

Allah idi zâtına muallim."

Yaratılışının kendisine bahşettiği hilkat güzel­liği ile ahlâk güzelliği onun mübarek şahsında toplanmıştı. Peygamber Efendimizin üstünlüğü ve ahlâk güzelliği en veciz bir şekilde şöyle ifade edilmiştir:

"Vasfında sözün hülâsasını al,

İnsandı, fakat melekten efdal."

* Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz, insanlığın önderi ve mürşidi olmuştu. Onun her hareketi in­sanlar için en güzel örnekti. Kur'an-ı Kerim'de Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"Allah'ın Elçisinde, sizin için uyulması gere­ken güzel örnekler vardır." (Ahzâb Sûresi, âyet: 21.)

Böyle üstün özelliklere sahip olan sevgili Peygamber (s.a.s.) Efendimize itaat etmek. Müslümanlar için yüce bir görev ve şereftir. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.s.), kardeşlik, merhamet, adalet, iyilik ve şefkat getirmiştir. İnsanlara, insanlığın gayesini öğretmiştir. O'nun öğrettiği İslâm Dini en güzel hükümleri içine alır. İnsanlığın muhtaç olduğu sulh, sükûn, adalet, iyi geçinme ve iyilik etme gibi güzel hasletleri emreder. Hazreti Peygam­ber (s.a.s.) Efendimizin davranışları, iyilik, hayır, erdem ve güzellikle ilgilidir. Alçak gönüllü ve mütevazı olmak, güler yüzlülük ve tatlı sözlülük, sadelik, nâziklik O’nun davranışlarının özünü teş­kil etmektedir.

* Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Ashâb-ı Kirâm ile oturur ve sohbet ederdi. Onlar­la tatlı tatlı muhabbet ederdi. İslâm'ı ve Kur'an-ı Kerim'i Müslümanlara O öğretti. Hatta bazen ar­kadaşları ile lâtife yani güzel şakalar yaptığı olur­du.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.). gördüğü çocuk­ları severdi. Çocukların başlarını okşardı. Küçük çocukları kucağına alırdı. Kendisi namaz kılarken torunlarının sırtına bindiği olurdu. Bu durumda torunlarına kızmazdı. Onları yere düşürmeden na­mazlarını tamamladığı olurdu. Bütün bunlar Al­lah'ın Elçisinin son derece mütevazı, alçak gönül­lü ve insanlara son derece yakın olduğunu göster­mektedir. Çünkü o, insanları çok severdi.

Allah Rasûlü'nün yanında; zengin ve fakir, hür ve köle, âmir ve memur bütün insanlar eşitti. İn­sanlara malına, mülküne ve makamına göre ayrı muamele etmezdi. Herkesin gönlünü alırdı. Kenar mahallelerde olsa bile herhangi bir Müslüman’ın hasta olduğunu haber alınca, hemen onu ziyarete giderdi. Müslümanlardan kimle karşılaşırsa he­men ona selâm verirdi. Arkadaşlarının ellerini sı­kar, hâl ve hatırlarını sorardı. Fakirlere ve sıkıntı içinde olanlara yardım ederdi. İnsanlara karşı çok merhametli ve şefkatliydi. Tatlı sözlü ve güler yüzlü idi. İnsanları tatlı bir tebessüm ile karşılar­dı.

* Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) aile hayatın­da da örnekti. Mükemmel bir baba ve mükemmel bir eş idi.

Aile hayatında çok iyi geçimli idi. O, hanımına ve çocuklarına daima iyi davranmıştır. Hatası olanların hatalarını bağışlardı. Aile fertlerini hiç kırmaz ve incitmezdi. Her zaman onlara iyi mu­amele eder, güzel sözler söyler ve onları hoş tutar­dı. Evde boş oturmazdı. Elbisesini temizlerdi. Veya o anda evde ne iş yapılacaksa onu yapardı. Ayakkabılarının ve elbiselerinin söküğünü dik­mek ve yamamak, et doğramak, çarşı ve pazardan alış veriş yapmak yaptığı gündelik işlerden bazı­ları idi. ( Kimyâ-ı Saâdet, İmam Gazâlî.)

* Hizmetinde bulunanlara çok iyi davranırdı. Peygamber Efendimize on yıl kadar hizmet eden Enes bin Mâlik (r.a.) şöyle demiştir:

"Rasûlullah'a (s.a.s.), on yıl hizmet ettim. Bir gün bile bana yaptığım hatalı bir işten dolayı;

- Bunu neden böyle yaptın? Veya yapmadığım bir şeyden dolayı:

- Bunu neden yapmadın? Dediğini duymadım." (Buharî, 7/82; Müslim,4/1084 (Hadis No: 2309); Tecrid Tere. 92/148, H.No: 1987.)

Peygamber Efendimizin ne güzel bir ahlâk sa­hibi olduğunu bu sözler açıkça göstermektedir.

* Sevgili Peygamber (s.a.s.) Efendimizin sevgi ve merhameti çok ge­nişti. Bütün canlıları sevgi çemberinin içine alabiliyordu. Yoksullara, dullara, yetimlere ve esirlere çok merhamet ve iyilik ederdi. Onlara elinden ge­len her türlü yardımı yapardı. Bu durumda olan insanları memnun ve mutlu etmeye çalışırdı. Bütün insanlara merhamet ederdi. Kendilerine düş­manlık yapanların bile hidâyete ermeleri için duâ ederdi. Onlara beddua etmezdi. Müslümanların affı için Yüce Mevlâ'ya yalvarır, yakarırdı.

* Peygamber Efendimiz (s.a.s.), hayvanlara da acır, onları aç ve susuz bırakmamaya çok dikkat i ederdi. Hayvan hakları konusunda çok dikkatli olmaları için Müslümanları uyarırdı.  "Sakın hayvanları aç ve susuz bırakmayın. Onlara taşıyamayacakları yükü yüklemeyin." (Sünen-i Ebû Dâvud, 10/38, Cihad 2548, Bab, 44; Ayrıca Bkz. Buharı, Tecrid, 7/224, 2/713.) buyururdu.

* Allah Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz gönlündeki en­gin şefkat ve sevgi ile insanlığa güzel bir ibret ve ders vermiştir. Yeni bir medeniyet ruhu meydana getirmiştir. Herkese iyilik ederek âlemlere rahmet olarak gönderildiğini ispat etmiştir. Onun öğretti­ği ve yaydığı İslâm Dini'nin ışıkları insanlık âle­minin yolunu aydınlatmıştır.

Bu gerçeği Merhum Mehmed Âkif şöyle açıklıyor:

"Âlemlere rahmetti, evet Şer'i Mübîni,

Şehbâlini adli isteyenin yurduna gerdi.

Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep,

Medyun O’na cemiyeti, medyun O’na ferdi.

Medyundur O masuma bütün bir beşeriyet;

Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret." (Mehmed Âkif, Safahat, VII. Kitap (Gölgeler), "Bir Gece" başlıklı şiirden.)

* Sevgili Peygamberimizin özellikleri, güzellik­leri ve üstünlükleri saymakla bitmez. Onun kadri­ni ve kıymetini bilenler kendisine âşık olmuşlar­dır. Rasûlullah’ın aşkıyla yanmışlar ve hasretiyle kavrulmuşlardır. Siyer yazarları, Şemâil-i Şerif müellifleri Rasûlü Ekrem (s.a.s.)'in güzel ahlâkı­nı anlatan çok kıymetli eserlere meydana getir­mişlerdir. Şâirler "Nât" adı verilen en güzel şiirle­rini Peygamber Efendimiz (s.a.s.) için yazmışlardır.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in örnek hayatını ve güzel vasıflarını anla­tan kimselerden biri de Mustafa Fehmi Gerçeker’dir. O, “Hilye-i Fahri Kâinat” adlı eserinde şunları yazmıştır.

“Pek sevgili, en güzel bir insan,

Yoktur eşi, varsa işte meydan.

Yusuf denemez, bununla eştir.

 Bir necm idi O, bir güneştir.

Ahlâkını dinle, sorma benden,

Kur’an önemle vasfederken.

Bir vasfı mümeyyiziydi sıdkı.

İmânı gibi emindi tıpkı.

Yükseldi elinde şems-i Tevhid,

Mahvoldu önünde şirk ve taklid.

Kuvvetli silahı akıl ve mantık,

Vicdan-ı beşer onunla nâtık.

Eyyâm-ı saâdetinde ancak,

Dünyada görüldü adl-i mutlak.

Geçmişti kanatları zemine,

Rahmettir O cümle âlemine.

Âlemde O’dur gören cemali, 

İnsanlara gösteren kemâli.

Yıllarca çalıştı cehle karşı,

Her yerde tanıttı Rabb-i arşı.

Devrinde bahâra erdi ahlâk,

Süslendi zemin, açıldı âfak.

Neşretti faziletin cihâna,

Can verdi zemin ü âsumâna.

Hakk’ın bize bir atâsıdır O,

En Sevgili Mustafâsı’dır O.

Diz çöktü O’nun önünde erler,

Hep feyz-i teveccühün dilerler.

Pek sâf idi meclisinde ülfet,

Herkesle ederdi tatlı sohbet.

Ashâbını hoş tutardı her dem,

Söylerdi, gülerdi Fahr-i Âlem.

Dinlerdi, severdi halkı candan,

Mazlumu korurdu her ziyandan.

Düşmüşleri kaldırırdı yerden,

Saklardı yetimi her kederden.

Azmiyle zulüm binasını yıktı,

Adalet sesleri arşı çıktı.

Beşer tarihinde yok misali,

Her dilde yaşar onun hayali.

Mi’rac-ı kemâlidir felekler,

Hayran-i cemalidir melekler.

Vasfında sözün hülâsasın al,

  İnsandı, fakat melekten efdal.”

(Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki-Osman Keskioğlu, sh: 214-219, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayı­nı.)

* Şâir ve edib İmam Busayrî de “Kaside-i Bürde” sinde, Rasûlullah (s.a.s.)'ın yüksek ahlâ­kını ve üstün vasıflarını çok güzel anlatmıştır. Buraya ondan da bir kaç beyti örnek olarak alıyoruz:

"Muhammed, iki ci­han serveri, insanların ve cinlerin ulusu,

Arapların ve Arap olmayanların bütün milletlerin efendisi idi.

O, Allah'ın sevgili­sidir ki, içine düşülen her belâdan kurtuluş için O’nun şefaati umulur ve istenir.

O, insanları Allah'a davet etmektedir. O’na sa­rılanlar kopmayacak sağlam bir bağa tutunmuş olurlar. Peygamber'in fazl ve keremine bir sınır yoktur. Bundan dolayı diller onu anlatmaktan âcizdir. O, bir güneş gibidir. Uzaktan göze küçük görünür. Fakat, ona bakan gözleri kamaştırır.”