Aralık ayının son günleriydi, Osmangazi Nüfus Müdürlüğü’nde yaşanan yoğunluğa dikkat çekmiştim.

Sayının yetersiz olmasından dolayı memurların yoğun mesai yaptığını, strese girdiğini belirtmiş, vatandaşın da randevu almasına rağmen çile çektiğini ifade etmiştim.

Hatta vatandaş ve emrinde çalışan memurlar alt katta bir birleriyle sinir harbi yaşarken, Osmangazi Kaymakamı, üst kattaki makamından yaşananları görmüyor mu, duymuyor mu diye uyarmıştım.

Bazıları sene sonu olduğu için itiş kakışın, stresin, uzun süre beklemenin olabileceği hoşgörüsüyle hadiseye yaklaşmışlardı.

Yazının ardından, yoğunluğu azaltmak için memur takviyesi yapıldığını gördük.

Ancak, çilenin hala devam etmesi hakikaten çok ilginç. Özellikle vatandaşın randevuyla geldiği bu kurumda, sosyal mesafenin de olmamasında dolayı virüse yakalanmaması içten bile değil.

Örnek vereyim, geçtiğimiz pazartesi günü bir iş için Osmangazi Nüfus’u ziyaret ettim. Aman Yarabbi, kalabalık acayip. BESAŞ ekmek kuyruğundan farksız görüntüler, ayakta bekleyenler, gözlerini ekrandan ayırmayanlar, bir birine toslayanlar, say say bitmiyor.

Gelenlerin tamamı randevulu ama ekranda isimlerini görmek isteyenler randevu saati gelmesine rağmen hayal kırıklığına uğramakla birlikte, telaşa kapılıyorlar.

Nedeni acayip yoğunluk ve yine yeterli sayıda memurun, diğer adıyla görevlinin olmaması. Örnek vereyim 2,30’da randevusu olan bir kişinin bankoda sıra numarası 3,45’te yandı!

Yanlış anlaşılmasın, burada çalışan memurlar, vatandaşın işini bir an önce bitirmek için üstün gayret göstermeleri takdir edilmesi gerekiyor. Böyle trajik fotoğrafları görmesi gerekenler veya yetersiz olanların makam koltuğundaki büyüye kapılmaları ise çok şaşırtıcı.

Çünkü nüfus müdürlüğünde ne oluyor, insanlar daracık hapishane koridoruna benzer yerde ne yapıyor gibi bir dertlenmeleri yok gibi...

***

Memurların bankolarında sosyal mesafeyi korumak ve korona belasından korunmak için plastik, şeffaf camlar var. Ancak, buraya işini görmeye gelen halk için aynı tedbir düşünülmemiş.

Üst kattaki Osmangazi Kaymakamı, nüfusun müdürünün yanına iki metreden fazla yaklaşılamazken, “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” sloganı ne kalplere işlemiş, ne de duvarda asılı kalabilmiş.

Başka bir sıkıntı ise tarihi binanın bahçesine ilave olarak yapılan salonda da sıkışıklık anında vatandaşın işinin görülüyor olması. Ancak, esas sıkıntı ana binada ekrana ismi yansıyanların bahçeye yönlendirilmeyince mağduriyet, sinir, stres yaşamaları.

Vaziyet böyle olunca, memurlarla yurttaş karşı karşıya geliyor.

İşte böyle,

Osmangazi Kaymakamı’na bulaştırılmayan korona virüs, vatandaşı abluka altına alsa da olur!

Nasıl olsa işinden izin alan, çocuğunu komşuya bırakan, belki işyerinin kapısına kilit vuranlar işim çabuk bitsin, hır gür olmasın düşüncesi ve demokratik tepkilerini Bursa’yı yönetenlere iletmeye korktuklarından, hep beraber bu çok önemli insani meselede patinaj yapmaya devam ediyoruz.

Burası Bursa işte, AK Parti teşkilatlarını ziyaret ederek iş yapıyoruz gibi gözükenler, Osmangazi Kaymakamlığı’nın alt katında hangi acılar, dertler, insana bulaşan virüsler, çilelerin yaşandığını nereden bilsinler.

Bir kez daha ifade ediyorum, bu şehrin Valisi Yakup Canbolat, lütfen tebdili kıyafetle, makam aracınızı da unutup, gelin burayı ziyaret edin ve yaşanan curcunayı, nüfusu 3 milyonu aşan Bursa’nın, diğer merkez ilçelerinde de buna benzer düzensizlikleri görün.

Çoğunlukta Suriyelilerin doğum kaydı olmakla birlikte, adres değişikliği, kimlik, ehliyet, pasaport işlemleri için randevulu gelenlerin dertlerine son vermek gerekiyor.

Yapılması gereken şey, karmaşaya, beklemeye, strese son vermek. Bunun için de, devlet kurumlarının sık sık teftiş edilmesi doğru bir adım.

Vatandaşın sağlığını, mutluluğunu tesis etmek müdürün, amirin, yöneticinin görevi olsa gerek.