Hani yolda, caddede, kuytu bir köşede savunmasız bir insanı 5-10 şehir eşkıyası pusuya düşürdüğünü görenlerin ilk tepkisi, ‘ne oluyor yahu, burası dağ başı mı’ şeklinde oluyor…

Ardından da, ‘nerede bu devlet, adalet’ feryatları.

Şimdi anlatacaklarım, Bursa’nın tam ortasında, Irgandı Köprüsü’nde meydana geliyor.

İşleri, amaçları, sevdaları, düşünceleri “insana hizmet, yaratılmışlara saygı”dan başka bir şey olmayan dünyanın incisi çarşılı köprü üzerindeki Akik Sanat Evi’nde şehrimize değer katan Ulusoy ailesi… Adaleti, savcıları ve yargıçları hiçe sayan eşkıyalar tarafından tehdit ediliyor, besledikleri, yardım eli uzattıkları Allah’ın sessiz kulları kedileriyle birlikte, utanç verici muamelelere maruz kalmışlar.

Kendisine verilen koltuk, makam, sükûneti sağlamak, barış ve huzuru tesis etmek olan Bursa Valisi Yakup Canbolat; Evliya Çelebi’nin sayfalar dolusu notlar yazdığı Irgandı Köprüsü’nde hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği hadiseler vuku buluyor.

Düşünün şöyle, savunmasız iki yaşlı kadını tartaklayıp tehdit ederek, “çıkıp gidin bu mekandan” diyen bu ahlaksızlar, bizim şehrimize renk katan, turist çeken köprüde gezinen Ozan Ulusoy ve ailesinin bakımını üstlendiği can dostlar üzerinden kumpasa yeltenmişler.

Haklı olarak sığınak bildikleri içinde, korkutulan, yaşama azimleri ellerinden alınmak istenen Ulusoy ailesi mevzuyu yargıya taşımış.

Hem de şahitler huzurunda.

Yani yapılması gerekeni yapmışlar. Çünkü bu insanlar, sadece adaleti bilirler, zorbalık, ahlaksızlık kitaplarında yazmaz.

***

Durun bitmedi asıl hayal kırıklığı şimdi başlıyor!

Bursa’nın farklı noktalarındaki ecdat eserlerini restore koordinesini bir türlü sağlayamayan, yüklenicisi iki kez değişen, Emirsultan Cami’ne gözyaşı akıtan Vakıflar İl Müdürü, Ulusoy ailesine saldıranlarla ilgili deliller ay parçası gibi ortalıkta dururken…

Can Ulusoy ve annesinin işlettiği Akik Sanat Evi’ni tahliye ettirmiş.

Vakıflar Bursa Müdürü Mustafa Emek, önce Yaratıcı, sonra da kulları huzurunda haksızlıklara gözlerini yummuş, kulaklarını tıkamış!

Soyadı Emek olan müdür bey, ekmeğinin peşinde olan, Irgandı’ya gelenlere Bursa’yı sevdiren bu aileye pusu kuranların, saldıranların suç dosyaları, başka davaları olduğu halde böyle bir haksızlığa imza atmış!

Can Ulusoy

Mustafa Emek’in yaptığı, tek kelimeyle zulümden başka bir şey değildir!

Kimsenin ama hiç kimsenin, hele makam sahibi olanların, vatandaşın feryadına kayıtsız kalma lüksleri yoktur.

İnsan varsa devlet vardır, insanın olmadığı yerde devlet ne işe yarar?

Buradan, Bursa Valisi Yakup Canbolat’a sesleniyorum, lütfen bu işe bir el atın, skandalı ortaya çıkarın.

Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy da zahmet olmazsa Somuncu Baba’nın kemiklerini sızlatmaya yeltenenlerle ilgi kafasını kaldırıp, penceresinden Bursa’ya bakmasını rica ediyorum.

Ve Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Şen’in de yaşanan tehdit ve bezdirmelerle ilgili devletin varlığını hissettirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü burası dağ başı değil, bu ülkede hukuk devleti ve demokrasi var.

Yaşlı kadınları tartaklamak, korkutmak kimsenin haddine değil.

Ulusoy ailesinin Irgandı Köprüsü’ndeki dükkanları sadece işyeri değildi. 17 yıl boyunca Bursa’nın çok önemli bir kültürel buluşma noktasıydı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerinde titrediği kültür değerimiz, nadide çiçeğimiz olan Irgandı Köprüsü; mafya değil, huzur istiyor.

Bizim medeniyetimiz komşu al diyor, dostlar edinin diyor ama asla zulmedenden yana olmamamızı tembihliyor.