Yaklaşık 5 ay önceydi sanırım

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, teşkilatın üst kademelerine ve size seslenmiş, vatandaşla iç içe olacaksınız dertlerini dinleyecek, kesinlik çözüm üreteceksiniz demişti.

Bu cümlelerin karşılığı şu anlama geliyor, ‘siz az konuşacaksınız, mikrofon millette’ olacak.

Nasıl olsa Erdoğan bizim peşimize takılmıyor, ne yaptığımızı görmüyor diye davrananlara şahit oluyor, bu ülke ve Bursa adına üzülüyoruz.

Neden mi?

Osmangazi Belediyesi’nin Çarşamba’daki kapalı Pazar alanı; lafa geldi mi dut yemiş bülbüle dönen, ne yaptıklarını kendileri bile bilmeyen bazı derneklerin yöresel ürün şenlikleri için tahsis ediliyor.

“Ne var bunda” diyenler olabilir, sert tepki de verebilirler.

Burada ne mi var gülüm!

Açıkta gıda satışı var, denetlemeden, kaliteden uzak.

Esnafın mağduriyeti var.

İki yıl önce aynı fır fırlığı Nilüfer Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerinde bulunan hastane meydanında yapılmıştı, tozun, toprağın içinde.

Binlerce lira kira, vergi veren esnafın mağdur edileceği düşünülmeden.

Burada kimler mi var?

Özellikle Marmara bölgesinin farklı illerinde bu tür organizasyonlara koşa koşa giden panayır peynircileri, sucukçuları, kavurmacıları, salçacıları var.

Nilüfer’deki bu işi organize eden pardon bu işten geçimini sağlayan, kimsenin hişt demediği, Tiftik Organizasyon, bal tutan kollarını yalamaya devam ediyor.

Tabi, esnaf, ticaret erbabını düşünen yok.

AK Parti Bursa Milletvekili Atilla Ödünç iki dakika tefekkür etse, yav Tarım ve Orman Bakanlığı üç günde bir sahte, sağlıksız ve ne idüğü belirsiz gıdaları üreten, satanları ifşa ediyor diye düşünse, kaşar peyniri tezgahının ardına geçip bırakın gülümsemeyi, oralara adımını bile atmaz!

Allah aşkına, Tarım Bakanlığı sahtekarları her gün rezil edip, kirli çamaşırlarını orta yere sererken, siz niçin Osmangazi Belediyesine hayrola deme cesaretinde bulunamıyorsunuz?

Aklıma geliyor işte, naylon faturadan kodeste yatan sahtekara Karabaş-i Veli Kültür Merkezi’ni kullanmasına neden gözünüzü yumdunuz?

Sizin kiralık daireniz, iş yeriniz olsa devleti dolandıran, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen bir kişiye kiraya verir misiniz?

***

Yine hatırlatma yapalım.

Geçtiğimiz Cuma günü Cumhurbaşkanı İstanbul’da üye çalışması ödül töreninde yine dikkat çeken sözler sarf etti:

‘Teşkilatta, üye çalışmalarında en küçük bir aksamaya, gevşemeye, göz boyamaya meydan vermeden aynı zamanda samimi ve sıkı bir şekilde çalışmak zorundayız.’

Erdoğan aslında şu uyarıda bulunuyor: Göz boyamayın, çalışıyormuş gibi yaparak, boş işlerle uğraşmayın.

Cumhurbaşkanımızın dediği gibi aslında liyakat çok önemli de, herkese yapışmıyor ne hikmetse!

***

Bir başka husus ise Atilla Ödünç Bey…

Geçtiğimiz hafta esnaf ziyareti yaptınız.

Nerede?

Osmangazi İlçesi’ne bağlı Gazcılar Caddesi’nde.

Yukarıda belirtmiştik ya,

Siz susun, millet konuşsun diye.

Gelin görün ki AK Parti Bursa Milletvekili Atilla Ödünç, dert dinlemesi, tepkilere kulak kabartması gerekirken, kendisi konuşmuş. Sonra da kalkıp çok uzun süre kalamayacağım diyerek, onlarca sorunu olan esnaf buluşmasını sona erdirmiş.

Nasıl olsa, sert tepki gösteren yok, nasıl olsa, hop bir dakika bakalım, sen sus, biz konuşalım diyerek hareket eden özgüven sahipleri yok.

Kale boş nasıl olsa.

Bizden size tavsiye Atilla Bey, biraz milletin sesine kulak verin, dalkavukların alkışı, güneşi gören kara benzer.

Yanınıza mahalle başkanını almadan çat kapı ziyaretler yapın.

Şöyle Yavuzselim’e bir gidin, Çarşamba’nın daracık sokaklarında çay ocağında vatandaşa ne çileniz, sıkıntınız var diye sorun, bakın ne fotoğraflar çekecek, ne biçim manzaralarla karşılaşacak ve şaşırıp kalacaksınız.

Nasıl ki vekil olmadan önce kendi işiniz olan mimarlık, inşaat işlerine özen gösteriyorsanız, Bursalıların ne diyeceği karşısında da titiz davranın.

Anımsatayım Hz Ömer bu şekilde devlet yönetti, halkın içinde tek başına gezdi.

Denemesi bedava.

İnanın çok faydasını göreceksiniz.