Ayaklarımızın bastığı yerler artık asfalt, toprağın rengini, kokusunu, cenaze merasimlerinde, kabir ziyaretlerinde görüyoruz.

Ne hikmetse gözlerimiz bir türlü görmüyor; gerçi gözlerin sokaklardaki dramı görmesi için vicdan mekanizmasının çarklarını döndürmek gerekiyor.

Şikâyet edenlerin sorunlarını çözmek için kendilerine makam verilen bazı kimseler, ne hikmetse koltuklarında şezlong güzellemeleri yapmaktan Bursa’nın daracık dehlizlerinde neler olduğundan habersizler!

Zaten duymazsan, sormazsan, sorgulamazsan, hissetmezsen her şey normal, Lokman!

***

Şimdi.

Sıcacık evinizde oturup, çayınızı yudumlarken, sizlerin moralini birazcık bozacağım.

Muradiye’de Yahşibey Mahallesi, Emek sokakta anne ve kızı. Babadan kalma, yerinde yeller esen evin arsasında, komşularının içinde yatmaları için verdiği Ford Tanus’ta ikamet ediyorlar!

Osmangazi Kaymakamlığı’na 500 metre mesafede.

Bursa Valiliğine biraz daha uzak, toplu taşımayla 5 dakika!

Evet, evet, sokakta yatan anne ve kızı.

Ne somya var ne de bir kanepe; ayaklarını uzatarak, yatakta yatmayı unutmuşlar.

16 yıldır onları yalnız bırakmayan Ceo isimli köpekleriyle birlikteler; zaten köpekler sadık hayvanlardır, dimi Sadık ağabey!

Evlerinde doğalgazı kısıkta yakanlar üşüyor, Ergözen ailesi nasıl üşümesin!

Nilgün Hanım, yıllar önce kocasından ayrılmış. Babası sağken, başını sokacakları evleri varmış, baba 2006’da vefat edince, önce evleri, sonra dünya başlarına yıkılmış.

3 yıl önce anne ve kızın haberleri yapılmış. Osmangazi Kaymakamlığı lütfedip aileye “hadi size yardımcı olalım” diyerek başlarını sokacakları bir ev kiralanmış, 6 ay kiraları ödenmiş.

Sonra Kaymakamlık tarihe karışmış, ara ki bulasın!

Zaten sosyal devlet bizde böyle, bir kere var, bir daha yok!

Takip yok, kibarlık yok, nezaket mi ara ki bulasın!

Sahi bu arada Nilgün Hanım kansere yakalanmış. Sokakta, bir otomobilin içinde yattıkları için de tuvalet, banyo yok. Vicdanlı bir komşusunun tuvaletini kullanıyorlarmış. Yaklaşık 1 aydır yıkanmamışlar. Plastik masa, iki sandalye, brandaya sarılı eşyalar.

Ne garip değil mi, virüsün ortalığı toz duman ettiği,

Maske, mesafe ve özellikle temizlik denilen, sokağa çıkma yasaklarının olduğu şu günlerde, sokakta yaşayanlar var.

***

Hava soğuk, aracın önünde oradan buradan topladıkları tahta parçalarını yakarak ısınmaya çalışırlarken, şikayet etmiş birileri. Polis gelip yanan ateşe müdahale etmiş. Sosyal devlet böyle işte Kamil! Ateşi neden yaktın diye sormak yok, söndür!

Nilgün Hanım’ın 27 yaşındaki obez kızı Melike Ergözen, liseyi bitirmiş. Üniversiteyi kazanmış ama okuyamamış.

Kim ne derse desin, ne söylerse söylesin, bu insanlar yardım bekliyor.

53 yaşındaki Nilgün Hanım ve kızı Melike “iş bulsunlar, çalışalım. Bizim de başımızı sokacak, kirada oturacağımız bir evimiz olsun” diyorlar.

Eşinizin, kızınızın, gelininizin çeşit çeşit tencereleri var, bu iki insanın ufak tüpü, bir de tavası var!

Çorba pişirecek tencereleri bile yok!

Geçen gün Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu üyeleri, Vali Yakup Canbolat’ı ziyaret etmişlerdi.

Ziyaret eden fanilerin tamamı, insani hassasiyeti olan kişiler! Ancak, bu hassas abilerin objektifleri, ne hikmetse yurt dışındakilerini daha net görüyor da, Yahşibey mahallesinde sokakta yatan anne ve kızına flulaşıyor!

Epeydir birilerinin gözleri uzağa karşı çok keskin ama yakındakilere sürekli bulanık.

Merak ediyorum, Kızılay Bursa Şube Başkanı Davut Gürkan, Muradiye’deki feryadı neden duymaz?

İHH’nın, yardım isteyenleri gören gözleri nerede?

AK Parti’nin Bursa Milletvekilleri, isminin başına bir sürü unvan eklenen Hakan Çavuşoğlu, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’ye gösterdiği hassasiyeti Osmangazi ilçesi Yahşibey mahallesinde köşe başına kıvrılmışlara da göstermek zorunda.

Son olarak, eğer bu saatten sonra susar, görmemeye devam ederseniz, inanın yedi ceddiniz kızgın saçın üzerinde ibadet yapsa, cenneti unutun, çünkü bu kadar cinnetten bize cennet çıkmaz.

Öyle değil mi Bursa Valisi Yakup Canbolat!