Maalesef,

Gıdada taklit ve tağşiş sorunu gündemin önemli konusu. Yediklerimizin güvenliğine yönelik denetimlerin yetersiz kalışı ise acayipliğin bir başka fotoğrafı.

Bursa'da, mahalle aralarındaki oto tamirhanesinde 'orjinal sızma zeytinyağı', hırdavatçı dükkanında 'Afyon sucuğu' satılıyor. Üretim yeri ve tarihini içeren etiketlerin olmadığı ürünler, sofraların yolunu tutarken, yetkililer tüm bu olup bitenleri seyrediyor.

Gıda denetim elemanlarının sayısının azlığı, denetiminin yetersiz olduğunu bizlere gösteriyor.

Kültür, turizm ve sanayi şehri Bursa'da gıda güvenliğine yönelik denetimlerin yetersiz kalması, bazı usulsüzlükleri de beraberinde getiriyor.

Sokağa çıkıp biraz gezdiğinizde, özellikle kenar mahallelerde oto yıkamacı dükkanının camında 'orjinal zeytinyağı satılır' ifadesini görürsünüz.

Yine boyacı ve hırdavatçı dükkanlarının camında 'Afyon sucuğu bulunur' ibaresini görmeyen kalmamıştır.

Ekonomik krizin zirve yaptığı günümüzde, bazı tüketiciler bilinçsiz bir şekilde, biraz daha ucuz diye bu ürünlere rağbet gösterirken Bursa kamuoyunun büyük bölümünün ismini bile bilmediği Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar ile kurumun bağlı bulunduğu Valilik, gıda teröristlerine adeta göz yumuyor.

Alakasız işyerlerinde satılan et ürünleri rağbet görüyor. Bazı kasaplarda vitrinleri süsleyen kangal sucukların üzerinde etiket bile bulunmuyor.

Tarım ve Orman Müdürlüğü Kontrol Şubesi'ndeki personel ve araç yetersizliği sebebiyle şehir genelindeki rutin denetimlerde ancak lokanta ve restoranlar denetleniyor.

Oysa kurumda çalışanlar, kendi mahallelerindeki oto tamirhanesinin camındaki 'Kıyma çekilir' tabelasına kulak bile asmıyor.

Hal böyle olunca gıda teröristleri, ne-i düğü belli olmayan sucukları, Afyon sucuğu diye kolaylıkla satabiliyor.

Menşei belli olmayan yağlar da zeytinyağı diye tüketicilere sunuluyor. Market ve kasaplarda satılması gereken ürünler kaportacı ve hırdavatçıda satılırken yetkililer, kulaklarının üzerine yatmaya devam ediyor.

Nasıl olsa kendileri en kaliteli, en güvenilir ürünleri en pahalı yerlerden satın alabiliyorlar. Oysa dar gelirli vatandaş 'sucuk olsun, fark etmez' diyerek biraz ucuza aldığı ürünlerden dolayı sağlığını kaybediyor, ama kimin umurunda.

***

Başka bir hatırlatma daha yapayım, bazı hemşeri dernekleri,  farklı şehirlerde yöresel ürün adı altında stant açan profesyonel şebekelere Bursa’da zemin hazırlayarak, menşei belli olmayan gıdaları sattırıp, gelir elde ediyor, sorgulamayan vatandaşın da sağlığıyla oynuyorlar. Daha 15 gün önce Osmangazi Meydanı’nda, önceki dönem belediye başkanı Mustafa Dündar’ın izniyle 25 derece sıcakta açıkta satılan tereyağı, peynir ve diğer gıdalar gibi.

Başıboşluk o kadar fazla ki,   

Şehri yönetenlerin ya da ilgili makamları meşgul edenlerin, gıda denetimlerinin artırılmasına yönelik ne adım atıyor doğrusu merak ediyorum.

Sahi geçtiğimiz yıllarda bakanlık gıda sahtecilerini teşhir ediyordu. Aylardır Bursa'da gıda teröristlerine yönelik bir ifşayı duymadım, duyan varsa beri gelsin.