Nefes yaşamla aramızdaki bağdır.

Bedenimizin, yaşamımızın akaryakıtıdır.

Aldığımız akaryakıtın kalitesi ise, sürüş kalitesini belirler.

Düşünemediğimiz ve konuşamadığımız bebeklik dönemimizde kusursuz nefes alabilirken, büyüdükçe düşüncelerimiz, korkularımız ve duygularımızın bastırılmasıyla farkında olmadan bu denge bozulabilir. Yeterli oksijeni alamadığımızda ise çeşitli aksaklıklar yaşanmaya başlar.

Nefes=Hayat denkleminde, nefes alış veriş şeklimiz, hayatımızla ilgili ipuçları verir. Sığ veya az nefes alıyorsak, bu kendimize çok az değer verdiğimizi gösterirken, aldığımız nefesi vermekte zorlanmamız geçmişe ve negatifliklere tutunduğumuzu ifade edebilir.

Gün içerisinde, nefesimizi ve düşüncelerimizi takip ettiğimizde bazı ayrıntıları fark edebiliriz.

Hangi durumlarda nefesimizi tutuyoruz, nefesimizi tuttuğumuz sırada düşüncelerimiz neler? Bu ayrıntıları tespit edip, nefesimizi kontrol altına aldığımızda, hayatımızın da kontrolünü ele alabiliriz.

Duygu ve düşüncelerin nefes alış verişini etkilediği gibi, farkındalıklı bütünsel nefes alış verişi de duygu ve düşünceleri etkiler. Örneğin, kendinizi iyi hissetmediğiniz bir an, dikkatinizi nefesinize getirip ,birkaç dakikalık bütünsel nefes çalışmasını denemek modunuzu yükseltebilir.

Yıllar sonra nefes aldığımızı sanıp aslında almadığımızı, ruhumuz, bedenimiz zihnimiz kısacası hayatımız için ne denli önemli olduğunu öğrendik.

Yediklerimizin önemini öğrendik. Neler tüketmememiz gerektiğini. Ne yiyor, ne düşünüyor, nasıl nefes alıyorsak o olduğumuzu…

Algının tanımını öğrendik. Acı ve tramva dediğimiz şeyin, olmakta olan bir olaya bizim yüklediğimiz anlam nispetinde şekillendiğini.

 Bilinç ile bilinçaltının ayrımını. Bilinçaltının, biz farkına varana kadar hayatımızı yönettiğini ve bizim ona kader dediğimizi…

Hal böyle olunca merak edemeden duramıyor insan.

Yıllarca beden eğitimi derslerinde nasıl nefes alınması gerektiği, doğru soluma yapılmadığında vereceği zararları; biyoloji derslerinde tüketilmesi ve tüketilmemesi gereken besinler ve tüketildiğinde vereceği zararlar; rehberliklerde bilinç ve bilinçaltının ayrımı, coğrafyanın kader olmadığı, her ne yaşıyorlarsa da içinden nasıl geçilip gidilebileceği, öğretilemez miydi?

Matematik konularına, paranın matematiği, yönetimi eklenemez miydi? Kosinüsten daha kalıcı bir bilgi olabilir miydi acaba hayatımız boyunca yararlı olabilecek?

Gerçekten onlar da mı bilmiyorlardı, yoksa bilmemizi mi istemiyorlardı ki, şimdi parayla nasıl nefes alacağımızı öğrenmeye çalışıyoruz.