Her alanda olduğu gibi tarımda da planlama çok önemli. Çiftçi, ektiğinden ve yetiştirdiğinden para kazanamadığını sürekli dile getiriyor. Sebebi ise girdi maliyetleri.

Üreticinin feryadına karşılık Tarım ve Orman Bakanlığı ise desteklerden, üretimin arttığından, zarar eden çiftçi ya da hayvancılık yapan kimsenin olmadığından söz ediyor.

Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz bahar girişinde yaşanan don, Bursa’daki armut, şeftali ve özellikle kiraz ağaçlarına büyük zarar verdi; rekoltede ciddi düşüş yaşandı. Pazar tezgâhlarında kiraz 300 ile 500 lira aralığında, kısa süreli olarak görüldü.

Bu sıkıntı yetmezmiş gibi, dünyaca ünlü Bursa Siyah İnciri, Avrupa gümrüklerinde darbe yedi!

Toprağı, fidanı, ağacı, meyveyi, sebzeyi, çiftçinin alın terini çok iyi analiz eden bu ülkenin yetiştirdiği önemli isimlerden biri olan Uludağ Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan, Bursa İnciri’nin Almanya ve Avusturya gümrüklerinde bekletildiğini söyledi.

Senih Hoca, yapılan keyfi uygulamaya dikkat çekerek ihracatçının büyük bir zararla karşı karşıya olduğuna, 45 milyon Euro’nun çöpe gidebileceğine işaret etti.

İncirin gümrüklerde bekletilmesiyle ilgili olarak Prof. Dr. Senih Yazgan, kafalarda soru işareti bırakmayacak şekilde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Tamamen organik olarak üretilen ve kalitesi tüm dünya tarafından kabul edilen Bursa Siyah İnciri’nin olgunlaşma aşamasında, tamamen doğal bir şekilde ortaya çıkan ve insan sağlığına zararlı olup olmadığı bilimsel olarak belirlenmeyen fusarium isimli fiziksel bir bozulma gerekçe gösterilerek, keyfi bir şekilde gümrüklerde bekletiliyor. Bu ürünlerimiz çok fazla dayanmayan ürünlerdir ve sorunun çözülmemesi 18 bin ton Bursa Siyah İnciri’nin, dolayısıyla da 45 milyon Euro gibi bir rakamın çöpe atılması demektir. Bu konuda bakanlıklar nezdinde gerekli tüm görüşmeleri yaptık, sorunun bir an önce çözülmesini bekliyoruz.”

Bursa Siyah İnciri’nin döllenme denilen doğal bir olgunlaşma sürecine ihtiyaç duyduğunu belirten Prof. Dr. Senih Yazgan, “Bu döllenme işlemiyle incirlerimizin içerisinde oluşan kırmızı renkle ürünlerimiz yenilebilir bir nitelik kazanıyor. Bu fizyoloji olmadan incirlerin olgunlaşması söz konusu değil. Ancak döllenme aşaması sırasında ilk döllenmeyi sağlayan arıların, döllenmeye hazır incirlere gitmesi sonucunda aşırı döllenmenin getirdiği fiziksel bir bozulma ortaya çıkıyor. Burada insan sağlığı açısından henüz limit değeri gibi kıstasların belirlenmediği, fusarium adı altında, fungusit kökenli bir etmen söz konusu. Bunun insan sağlığı açısından zararlı olup olmadığı henüz bilimsel olarak tespit edilmiş değil. Kaldı ki Avrupa Birliği’nin gıda kodeksinde de bununla ilgili bir tanımlama bulunmuyor” dedi.

***

Yaşanan bu sıkıntıdan dolayı ihracatçılar alımları durdurmaya başlamış. Yanı sıra incir yüklü tırlar gümrüklerde bekletiliyor. Bunun adı ekonomik felaket değil de nedir?

Raf ömrü 4-5 gün olan Bursa İnciri, ciddi bir kumpasla karşı karşıya.

Senih Hoca, Bursa’daki üreticinin de ihracatçının da sesini, başta kentimizdeki AK Parti Bursa milletvekillerinin ardından muhalefet vekillerinin duymasını istiyor.

Bursa İnciri’nin gümrük ablukasında olması, düğün, nişan, sünnet ve hemşeri derneği ziyaretlerinden çok daha önemli bir mesele olarak karşımızda duruyor.

Buradan yola çıkarak,

İncir sorununun BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın da gündeminde olması gerekiyor.

AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, yaşanan sorunun çözülmesi için Efkan Ala’yı bilgilendirmeli ve ihracatçıya Avrupa’da yaşatılan gümrük zulmünün sona ermesini sağlamalı.

Yanı sıra, gençliğinden bu yana ticaretin içinde olan Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın da Bursa’dan yükselen bu feryadı duyup masaya yumruğunu vurması şart.

Üreticiyi korumak, kollamak, zarar bariyerlerini ortadan kaldırmak, mevcut iktidarın başlıca görevidir.