Evimize gelen misafire yüzümüzü asarsak, en yakınımız bile kapımızın önünden geçmez.

Şehirler de öyle aslında…

Turisti, gezgini kazıklarsak, o kent sadece tabelada yaşar; hikayesi olmaz, mekanları soluklaşır. Sessizliğin yerini gürültü alır ve bugüne kadar olduğu gibi sadece kendimizi aldatırız!

Şehri sakinleştirecek adımlar atmak isteyenleri, dertlenenleri dinlemek, önerilerini ve projelerini dikkate almak gerekiyor.

Bundan 60 yıl önce Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ı yönetenler, yapılan yanlışların farkına varmışlar. Karmaşadan, gürültüden, sanayi dumanından dolayı kenti terk edenlerin sayısının arttığını görmüşler. Ve sakin şehir meydana getirmek için dertlenen birkaç insanı dinleyip, Avrupa’nın gastronomi, yaya ve bisiklet yollarının en fazla olduğu, mutlu yaşamın oluştuğu bir platoya dönüştürmüşler.

Şimdi,

Kopenhag’da yapılan yolculukların yarısı bisikletlerle gerçekleşiyor. Böylelikle motorlu araçların havayı kirletmesinde ciddi düşüş; beraberinde gürültü kirliliği de yok oluyor. Aynı zamanda kişi başına düşen yeşil alan sayısı azalmadan, korunmuş oluyor.

Enerji ihtiyacının yarısı rüzgar türbinlerinden ve çöplerin arıtıldığı merkezden sağlanıyor. Çöplerin arıtıldığı alan bizdeki gibi şehrin dışında değil, tam ortasında yer alan bir tesiste gerçekleşiyor. Üzerinde ise dört mevsim kullanılan bir kayak pisti, 85 metrelik tırmanma duvarı ve etrafında patika yollar bulunuyor. Burasını günde bin kişi ziyaret ediyor.

Bitmedi… Elektrik üretimi sırasında oluşan atık ısı borularla evlere taşınıyor. Böylelikle evlerin yüzde 99’u enerji tüketmeden ısınıyor. Kısa yaz aylarında ise Kopenhag’ı çevreleyen Baltık Denizi’nin serin sularına döşenen borular sayesinde daireler serinletiliyor.

Böyle işte; isteyince, dertlenince demek ki oluyormuş.

Yukarıda yazdıklarım hikaye değil, tamamı liyakatli insanların adımları sayesinde ortaya çıkan kocaman bir gerçek.

***

Buradan yola çıkarak, böyle kentleri örnek alan; yayalaşmanın ve vizyonun farkında olan bir isim, Bayram Vardar’a Kuzey Makedonya Başbakan Yardımcısı İzzet Mecidi, Üsküp’ü sakinleştirmesi talebinde bulunmuş.

Recep Altepe’nin Büyükşehir Belediyesi’nde başkanlık yaptığı sürenin yarısında görev alan Vardar, doğduğu kent Üsküp’ün sokaklarını, caddelerini gezerek ulaşım, altyapı ve kentsel mimariyle ilgili sorunları tespit ediyor. Müslümanların yüzde 99 oranında yaşadığı Üsküp’ün Çayır Belediyesi de planlamaya omuz veriyor.

Balkanların en büyük Türk çarşısı olan ve her gün farklı ülkelerden, özellikle Türkiye’den misafirlerin akın ettiği Üsküp’teki Osmanlı Çarşısı, Vardar’ın dokunuşlarıyla elden geçecek.

Başbakan Yardımcısı Mecidi ve ekibi, Bayram Vardar’la birlikte gece gündüz çalışıyor. Toplantılar yapılıyor, kent kare kare fotoğraflanıyor. 1,5 ay sonra çalışmalar pratiğe dönüşmeye başlayacak. Master plan çerçevesinde Vardar Nehri’nin bize bakan yüzünde sakinleşen adımlar atılacak.

Osmanlı’nın ayak izlerinin bulunduğu Üsküp’te yeniden bir hikâye yazılıyor. Vizyonun portresi ortaya çıktığında, Avrupa’ya kaçarcasına giden gençler Makedonya’da üretmeyi hayal edebilecek.

Bitirirken…

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yerinde olsam, Bayram Vardar’ı sakin kafayla dinlerdim.

Tophane bayırında yürür, Maksem’de soluklanırdım.