Peygamberlerin sonuncusu, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir. O’ndan sonra bir daha peygamber gelmemiş ve gelmeyecektir.

Hz. Muhammed (s.a.s.) M. 571 yılında kâinatın iman beşiği Mekke-i Mükerreme’de dünyaya gelmiştir. Babasının adı Hz. Abdullah, annesinin adı Hz. Âmine’dir.

Dedesi Abdulmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyafette, torununun adını soranlara:

“Muhammed adını verdim. Dilerim ki, gökte Hakk, yerde halk onu hayırla yâd etsin (ansın).” Cevabını verdi. Annesi Hz. Âmine de “Ahmed” dedi.

Muhammed, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok övülüp sena edilen; Ahmed de, Cenâb-ı Hakk’ı yüce sıfatları ile öven, hamd eden kimse demektir.

İslâm tarihçileri, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in doğduğu gece birtakım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler. O gece İran Kisrâ’sının Medâyin şehrindeki sarayının 14 sütunu yıkılmış, Mecusîlerin İran’da bin yıldan beri yanmakta olan ateşgedeleri sönmüş, Sava gölü kurumuş, bin yıldan beri kurumuş olan Semâve deresinin suları taşmış, Mecusîlerin büyük bilgini Mûdiban korkunç bir rüya görmüş, Kâbe’deki putların yüz üstü devrildikleri görülmüştü. Gerçekten O’nun doğması ile bütün dünyada hüküm sürmekte olan cehalet ve küfür ateşi sönmüş, putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur.

Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.s.) yetim olarak dünyaya gelmiştir. Çünkü doğduğu vakit babası vefat etmiş bulunuyordu.

Sütannesi’nin ismi Hz. Halime’dir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) 6 yaşında iken annesini de kaybetti. Kendisini önce dedesi Abdulmuttalib, daha sonra da amcası Ebû Tâlib himaye etti.

Hz. Peygamber (s.a.s.) 25 yaşına gelince, Mekke’nin asil ve zengin hanımlarından Hz. Hatice validemiz ile evlendi. Hz. Hatice’den ikisi erkek, 4’ü kız olmak üzere 6 çocuğu dünyaya geldi. Erkek çocuklarının isimleri; Kasım ve Abdullah’tır. Kız çocuklarınınki ise; Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma’dır.

Hz. Muhammed (s.a.s.) 40 yaşına gelince Allah Teâlâ, O’nu peygamberlikle görevlendirdi. Nübüvvet, yani peygamberlik görevini karşılaştığı çok çetin engel, eziyet ve işkencelere rağmen kesintisiz olarak tam yirmiüç yıl sürdürdü.

Doğruluk ve dürüstlüğü, inanan ve inanmayan herkes tarafından kabul edilmişti. Bu sebepten O’na; “Doğru” anlamına gelen “el-Emîn” denilmişti. O, Peygamber olmadan önce de doğru, dürüst, çalışkan, herkesin özendiği ve imrendiği bir kişi idi.

İlk vahiy, yani Peygamberlik mesajı “Oku” emriyle “Hira” dağında gelmiştir. Bunun üzerine O; insanları Hakk’a, doğruya, iyilik ve güzelliğe davet etmiştir. İnsanlara; bir tek olan Allah’a inanmalarını, putlara tapmamalarını emretmiştir.

Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e ilk inananlar arasında eşi Hz. Hatice, en yakın dostu Hz. Ebû Bekir, Amcası Ebû Tâlib’in oğlu Hz. Ali ve manevî evlâdı Zeyd yer almıştır.

Kaynakların verdiği bilgiye göre, üç yıl içinde Müslümanların sayısı 30’u bulmuştur. Müslümanların sayısı arttıkça inanmayanlar öfkeleniyordu. Gün geldi Peygamber Efendimize ve Müslümanlara karşı eziyet ve işkencelerini artırdılar. Eziyet ve işkenceler dayanılmaz bir hâl alınca da Miladî 622 yılının Nisan ayında Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ve Müslümanlar Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye göç etmek zorunda kaldılar. Bu göçe İslâm tarihinde “Hicret” adı verilir.

Medine’li Müslümanlar Mekke’den gelenlere kucak açtılar. Bağ ve behçelerini bölüştüler. Tarihte eşine rastlanmayan çok güzel bir yardımlaşma ve dayanışma örneği ortaya koydular. Mekke’den Medine’ye göç edenlere “Muhacir”, onlara yardım eden Medine’li Müslümanlara da “Ensar” adı verildi.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Medine’de on yıl kadar yaşadı. İslâm’ın Mekke ve tüm Arap Yarımadası’na yayılmasını sağladı. 632 yılında Allah Teâlâ’nın rahmetine kavuştu.

İnsanlık âlemi medeniyet ve yükselişi Peygamber Efendimize borçludur. Çünkü O, tüm insanî değer ve faziletleri, özellik ve güzellikleri bizzat hayatında yaşayarak insanlara, bilhassa Müslümanlara en güzel örnek ve önder olmuştur.

Ne mutlu sevgili Peygamber (s.a.s.) Efendimize inanan, O’nu seven ve O’nun yolunda olanlara!

Mevlid-i Nebî (s.a.s.) vesilesiyle kıymetli okurlarımıza Cenâb-ı Hakk’tan saâdeti-i dâreyn niyaz ederim.

Mevlid-i Nebî (s.a.s.); başta Gazze ve Filistin olmak üzere, Kudüs-ü Şerîf ve Mescid-i Aksâ’nın, Doğu Türkistan ve tüm mazlum ve mağdur Müslümanların kurtuluşuna vesile olsun (âmin)!