Dillendirilenler bahane veya kusur bulmak için değil!

Öyle etrafına baktığında tüm gerçekleri görebiliyorsun.

Kira artışları kiracıyı çaresizleştirdi.

Emeklinin aldığı maaş, işçinin bir ay sonunda eline geçen para ortada.

Tamam, işçilerin bir kısmı asgari ücretin üzerinde çalışıyor ama yine yetmiyor.

Bakın şöyle seçim sonrasına, hayat pahalılığı dinmiyor.

Artışı yapılan maaşlar daha cebe girmeden çaya, una, ulaşıma, bir türlü durdurulamayan, dar gelirlinin rengini unuttuğu kırmızı ete, beyaz ete zam gelmeye devam ediyor.

Geçen gün bir emekli amcaya kurban kesecek misin diye sorduğumda, “bu parayla tavuk bile kesemem” demişti.

Asgari ücrete yapılan artışın belli olduğu günün akşamı bir iş insanı, “küçük ölçekli işletmelerin üzerinden girdi maliyeti yükü alınmazsa, iflaslar ve işten çıkarmalar yaşanır” dedi. 

Kabinenin en kibar, karşıdan bakıldığından hoşgörülü olduğu her halinden belli olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücrete yüzde 34 artış yaptıklarını anlatırken, işçiyi enflasyona ezdirmediklerini söylemişti.

Geçen sene 2 bin 750 TL’ye aldığımız küçükbaş kurbanlık, üretimin küme düştüğü ülkemde 7 bin bandında geziniyor.

Bu rakamlara ne işçiler, ne de emeklilerin kurban kesmesi mümkün mü?

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, dün gibi hatırlıyorum, ikinci tura kalan seçim sürecinde Malatya’da halka hitap ederken, bayram ikramiyelerinde artış yapılacağı sinyalini vermişti. Geldiğimiz noktada, arabanın aküsü bittiği için sinyal lambasının parıldadığını göremedik.

Maalesef emekliler, ikramiyelerini 2 bin lira olarak aldılar.

Daha fazla içinizi karartmayayım ama gerçekler böyle.

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın dediği gibi, enflasyonla birlikte hayat pahalılığı düşürülmeli.

Evet, hayat çok pahalı. Abdal platosuna 4 arkadaş simit ve tahinli yemek için gitse yanında çayla maliyeti 140 TL.

En temel ihtiyaç peynir, zeytin fiyatları zıplamış. Un etiketleri sürekli değişiyor, ekmek artışı kapıda.

Öte yandan,

Yaklaşık 3 aydır devam eden canlı hayvan ithalatı bile hastalığa çare olamadı.

Şimdi İYİ Parti’de siyaset yapan dönemin Tarım Bakanı Ahmet Fakıbaba, Sırbistan ve Bosna Hersek’ten karkas et ithal ederek, zam sağanağını düşüreceğini ileri sürmüştü; ama tarım ve hayvancılıktan anlamayan bu fani yüzünden birçok üretici iflas etmişti.

İktidarın milletvekillerinden kopya çeken muhalefetin vekilleri, düğün, nişan, açılış davetlerine icabet ederek,  kredi kartları patlayan, bankaların borç kelepçesi taktığı, kumar bataklığında savrulan gençlerin derdine çare olmaları mümkün değil.

Sokaktaki vatandaş Mehmet Şimşek’e ne olursa olsun zaman tanıyor, boğazımızı sıkan enflasyonu düşürmesi için süre veriyor.

AK Parti iktidarı, milletin üzerine karabasan gibi çöken zamları kaldırmak için adımlarını sıklaştırmalı. Vatandaşın aşını, işini, ay sonu kaygısını ortadan kaldırmalı.

Yoksa durum vahim.