Gazeteci, mesleği gereği her an insanlara iç içe. Hal böyle olunca her kesimden insanla haşir neşir oluyoruz. Son zamanlarda artık halk ekonomiyi konuştuğu kadar hiçbir şeyi konuşmuyor.

Esnaf, ev hanımı, memur işçi kısacası toplumun her kesiminden kime dokunursan bin ah işitiliyor. Türkiye’de hal böyle olurken biz en çok ülkeye katkısı olan esnaflardan biraz konuşalım. Esnaf belki son dönemlerin en kötü günlerini yaşıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi toplumun sesi ve kulağı olan gazetecilere toplumun her kesiminden insanlardan talepler, şikayetler geliyor.

Ticarethane sahipleri gazetecilerin dertlerini yeterince dile getirmediğinden yakınıyor. Yazan kaleminin hakkını veren gazeteciler elbette var ancak tüm olumsuzlukları gören şahit olan duyan çoğunluktaki gazeteciler ne esnafın ne de toplumun başka kesiminden halkın sorunlarını tercüman oluyor. Marmara bölgesi bazında bir şeyler söylemek gerekirse, Yalova başta olmak üzere çevre illerdeki esnaflar dahil kendilerini temsil etmekle mükellef odalardan şikayetçi.

Üyelerinin ticari ve teknik gelişimi ile eğitimlerine katkıda bulunan, her türlü ekonomik ve sosyal hakları için mücadele veren bir kuruluş olan odalar maalesef esnaftan çok uzak. Esnafın sorunlarına kulak tıkayan odaların duyarsızlığından yakınan esnaflar bize ulaşarak problemlerini aktardılar.

Konuştuğum esnafların çoğu her ay aidat ödedikleri ve kaydoldukları ilgili odaların haklarını tamimiyle savunmadığından yakındı.

İsminin açıklanmasını istemeyen bir esnaf mantar gibi türeyen ulusal marketlere bir dur diyecek yetkili bulamadığını söyledi.

Her köşe başında bakkal açar gibi ulusal zincir marketler açılıyor. Bu marketler neye göre aynı cadde üzerinde 3’er 4’er tane aralarında 50-100 metre olmaksızın dükkan açıyor buna anlam veremeyen esnaf kara kara nasıl kira ve vergisini ödeyeceğini hesap ediyor.

Bu ulusal marketler bakkalı orta ölçekteki yerel marketleri etkilemedi, manav, nalburu, zücaciyeci, tuhafiyeci, kırtasiyeci, beyaz eşya satanı, giyim satanı ve aklınıza hangi perakende sektörü geliyorsa bunların hepsini mahvetti.

Rekabet elbette güzel bir şey ancak rekabetin de kuralları var. Ulusal marketlerin hem alım güçleri yerel esnaftan çok daha fazla yani oyun kuralına göre oynanmıyor. Küçük esnaf oyuna bu mantar gibi türeyen marketler karşısında 1-0 yenik başlıyor. Tam da işin burasında bir mekanizmaya ihtiyaç var ki o mekanizma da konuya çok yabancı kim bu olaylara sorunlara yabancı olana elbette esnafın aidatlarıyla geçinen zavallılar.

En azından esnaf odaları her köşe başında açılan marketler için harekete geçebilir. Her cadde de 3-5 er mağaza açana bu güce mani olabilir. Ankara’ da bir ilçede belediye başkanı ulusal bir markete haksız rekabet yaptığı için ruhsat vermemişti.

Gelin siz de ey oda başkanları elinizi masaya vurarak bu gidişata bir dur deyin. Oda başkanı esnafla iç içe olmalı esnafla ilgili merciler arasında köprü olmalı. Gerektiğinde tespit yaptığı bölgelerde yeni mağaza açma girişiminde olan bu marketleri engellemeli.

Belediyenin ilgili birimiyle koordineli çalışması gereken odalar elini masaya vuracak bu mantar gibi çoğalan marketlere ruhsat verilmesini engelleyecek.

Zaten her türlü maliyetle karşı karşıya olan esnafın bir an önce esnaf odalarından yardım bekliyor. Odaların kendilerini en iyi şekilde temsil etmesini isteyen esnaflar bir an önce bu kuruluşların aidat alma kurumu gibi çalışmasının önüne geçilmesi gerektiğini istiyor.

Buradan esnaf odalarına şunu soruyoruz hangi ilde bir oda yetkilisi çıkıp da küçük esnaf lehine bir girişimde bulundu. Hangi esnaf odası market yasası için kafa patlattı takipçisi oldu.

Hangi oda ulusal zincir marketlerin her köşe başında açılmasına karşı geldi? Asıl işlevi esnaf menfaatini düşünmek olan bu odaları bir an önce ciddiyete ve görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Yoksa dişinden tırnağında kısarak ödenen aidatların vebali altında hem bu hem de öbür dünyada kalırsınız.