1941 yılından bugüne Türkiye'nin farklı bölgelerindeki kömür ve diğer maden ocaklarında yaşanan, çoğu grizu patlaması, göçük ve yangından kaynaklı olmak üzere meydan gelen kazalarda 3 binden fazla işçi hayatını kaybetti. Bu kazalarda 100 bini aşkın kişi ise yaralandı.

Bu kazalarda akıllara kazınan ve adeta ülke halklarını kahreden 13 Mayıs 2014'te Manisa'nın Soma ilçesindeki maden ocağı kazasıydı. Burada çıkan yangın sonucu 301 işçi hayatını kaybetmiş, en az 88 işçi de yaralanmıştı. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. 

Geçtiğimiz gün Bartın Amasra’da 41 madencinin hayatını kaybettiği kazayla tekrar gündeme gelen maden ocaklarındaki kazalar ile ilgili akıllara çeşitli sorular geldi. Bartın’daki kaza ile ilgili incelemeler sürüyor. Henüz kesin sebebi açıklanmamış olsa da kazaya grizu patlamasının neden olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde maden ocaklarındaki kazalardan ziyade pek çok alanda iş kazaları meydana geliyor. Bu kazalara kader mi diyelim yoksa ihmalkarlık mı? Yüce dinimizin insanlık için kullanma kılavuzu niteliğindeki kitabı Kuran -i Kerim de şöyle buyuruluyor; "Ey İman Edenler! Bütün Tedbirlerinizi Alın." (Nisâ: 71) Peki biz tedbirimizi aldık mı bu bütün olan biten kazaların kaçında alınan tedbirlere rağmen insanlar hayatlarından oldu.

Bunun bir açıklaması yok. Zira Bartın’da meydana gelen kaza öncesinde Sayıştay 2017 tarihli raporunda şirkete haksız kazanç sağlayacak biçimde adımlar atıldığı konusunda uyarı yapmış. Buna rağmen kalkıp tedbir almadan kazaya sebebiyet vermek kaza ve kadere inanmaktan öteye ihmalkarlıktır. Elbette imanın şartlarından kaza ve kadere inanmak her iman edenin yegâne tevekkül edeceği bir şarttır. Ancak tedbir almadan, yetkililerin uyarılarına kulak tıkayarak kazalara davetiye çıkarmanın tedbirsizlik ve ihmalkarlıktan başka bir izahı olamaz.

Dünyayı kasıp kavuran koron virüs için bu virüsün yayılmaması için alınan tedbirlere uymayıp kaderdir diyebilir miydik. Hayır, ne yaptı insanlık maske aşı sosyal mesafe gibi tedbirlere riayet etmeye çalıştı. Virüse kader deyip teslim olmadı onunla mücadele etti. 

İnsan olarak yaptığımız hata ve ihmalkarlıkları kader deyip masumiyet kazanamayız. Tedbiri alacak takdiri de yüce mevlaya bırakacaksın. Deprem olur yüzlerce insan ölür kader elbette kader anacak sen binayı yapınca malzemeden çalarsan bu kader değil ihmalkarlık olur. Depremler oluyor bakıyorsunuz onlarca katlı binalarda çatlak yok diğer taraftan 5 katlı binalar kağıt gibi oluyor. Aynı mahallede yüksek katlıya bir şey olmuyor daha düşük katlı yapı yerle bir oluyor. Yerle bir olana kader diyoruz da sapasağlam binaya ne demeliyiz. Gelin bırakın bu hurafeliği tedbir alın takdiri Allah’a bırakın.