Türkiye belki tarihinin en önemli seçimlerine hazırlanıyor. Şunun şurasında iki ay kaldı. Bu seçim diğer seçimlerden daha önemli şöyle ki iki farklı cenah var biri mevcut yönetim diyor diğeri ise halkın söz sahibi olacağı parlamenter sistem diyor.

Haliyle süre azalınca kararsız vatandaşlar başta olmak üzere seçmenlerin aklında soru işaretleri var. Bu soru işaretlerinin de gerekçeleri var.

Vatandaş CHP’ye mi oy vereceğim dini değerlerimize saygısı olamayana mı oy vereceğim diyor. Bunda haklı olabilir ancak dini değerlerimize saygılı diye oy verdiklerimizin de hali ahvali ortada.

Yanındaki ortak cemaat ve tarikatların kökünü kazacağız dediğini bilmeyen yoktur. Kaldı ki CHP kendi haytasını kabul etmiş ve bundan ders çıkarmıştır. Bunun güvencesini de verdi. Yine masada farklı görüşte adeta denetim mekanizması gibi çalışacak başka partiler de var. Bu partilerin de muhafazakar yanları var.

Toplumda o kadar algı yönetimi yapılıyor ki sanki CHP iktidara gelse din elden gidecek. Muktedir parti yönetimine yakınlığı ile tanınan ileri gelen isimler son yıllarda dinden soğumaların daha çok olduğunu ikrar ettiler. Yani dinden soğuma ve dine karşı gelen aranırsa ayetlerle dalga geçen de turun da kuran kurslarında yapılan ahlaksızlıklara kadar sayacak çok şey var burada onları tek tek anlatmaya midem ahlakım ve dini inancım elvermez.

Şimdi bütün bunlar bir tarafa asıl sorumuz vatandaş kime oy verecek. Onun cevabına satır aralarında yer vermeye çalışalım.

Vatandaş bir ev alma bir araba alma hayali dahi kuramazken kime oy vereceğini bilmemesi düşündürücü. Bundan 5 yıl önce kurulan hayallerin yanından geçilmiyor. Gelin bu hayalimizi gerçeğe dönüştürme vaadinde olana oy verelim. Yılda bir kere değil canımızın istediği zaman da evimize kırmızı et alabilme olanağını sunana oyumuz verelim.

Oyumuzu güçlüye farklı tabiri caize dayısı olmayana farklı adalet uygulayan yönetime değil de hakkı savunana verelim.

Kadının sokakta katledilmesine karşı çıkana, katledene takım elbise giydi diye ceza indirimi vermeyene oyumuzu verelim. Oyumuzu küçük yaşlarda tacize uğrayan hayatları karartan kişileri iniminim inleten adalet önünde hesap soran güce verelim. Oyumuzu siyasilere farklı vatandaşa farklı muamele yapanlara değil eşit davrananlara verelim. Oyumuzu bin bir güçlükle okuttuğumuz çocuklarımız sınavlarda çok iyi puan alıp mülakatlarda eleyen zihniyete değil adil davranan liyakate önem verenlere verelim.

Ülke kaynaklarını üç beş kişiye, yandaşa peşkeş çekene değil her kese aynı mesafede olan yönetime oyumuzu verelim. Oyumuzu güzide kurumlarımızın adına leke getirmeyenlere verelim. Oyumuzu dini siyasete alet edene değil tüm inançlara saygılı olana verelim. Oyumuzu şucu, bucu açık kapalı sakallı küpeli vs. ayrımı yapana değil inanç ve giyim kuşağa saygılı olana verelim. Oyumuzu vatandaşını azarlayan zihniyete değil vatandaşa milletin efendisi diyene verelim. Emekliye işçiye memura dar gelirliye daha yaşanılır refah seviyesi yüksek bir hayat sunana oy vermeli. Oyumuzu hak hukuk adalet diyenlere ve onu tatbik edeceklere verelim. Oyumuzu yolsuzluk, yokluk ve yasaklarla mücadele edenlere oy vermeliyiz. Oyumuzu olası bir afette vatandaşına tüm imkanlarını seferber edene verelim…

Kime oy verip vermeyeceğini tüm vicdanlı vatandaşlar çok iyi bilmektedir. Sandığa gidecek vatandaş elini vicdanına koyarak kararını verirse kime oy vereceğine karar verecektir.

-----Din üzerinden yapılacak provokasyonlara dikkat

Kritik zaman dilimine girildi. İki farklı iddialı masa var. İki masanın da itidalli davranması ulusal bir vazifedir. İnsanları kutuplaştırmadan ötekileştirmeden seçim sandığıyla buluşturmak gerekir. Sandıktan çıkan sonuca her ne olursa olsun saygı duyulmalı. Bu günlerde din, mezhep, ırk ve yaşantılar üzerinden çok provokatörler olabilir. Onun için herkesin çok dikkat etmesi gereken önemli hususlar var. Seçime gidildiğinin savaşa gidilmediğinin bilinmesi gerekir. Siyasi görüşler için kalp kırmayalım vicdanımızın sesine kulak verelim…