Kesinlikle, ihmalin pusuda beklediği, doğanın sabrının sınandığı o ürkütücü alevler yine Türkiye’nin ormanlarını, zeytinliklerini, meralarını yuttu.
Maalesef sadece ağaçlar değil; dallarda öten kuşlar, toprağın altındaki solucanlar, güçlükle yürüyen kaplumbağalar acı çeke çeke öldü!
Artık, gölgelerinde çiftçilerin uyuyacağı o kocaman ağaçlar yok.
Hala alevlerin yakmaya devam ettiği ormanlar, meralar var.
Örnek vermek gerekirse; küçük kıyamet gibi. Sanki rüzgârla iş birliği yapan alevler, önüne ne çıktıysa küle çevirdi.
*
Sorumlu, duyarlı sivil halk dâhil olmak üzere; Tarım ve Orman, itfaiye, polis, jandarma ve daha birçok kurumun yetkilileri alevlerle mücadele etti.
İnsanları ve Allah’ın sessiz kulları olan hayvanları kurtarmak için, o boğucu dumana rağmen canla başla çalıştılar.
Bursa’nın Osmangazi ilçesine bağlı İsmetiye ile Kestel’e bağlı Seymen mahallelerinde de geçtiğimiz hafta çıkan yangında 65 hektar alan küle dönmüştü.
En büyük zarar, malumunuz, İsmetiye’de yaşanmıştı. Can kaybı meydana gelmedi ama ormanlar ve zeytinlikler adeta griye dönüştü, mahvoldu.
*
Felaketin ardından Anahtar Parti Bursa İl Başkanı Fikret Aslan ve yönetici arkadaşları, İsmetiye Mahallesi’ne giderek semt sakinlerine geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş.
Hatta Aslan’ın, bir ahırda çıkan yangına vatandaşlarla birlikte müdahale ederek söndürdüğü ifade edilmiş.
Gerçekleşen ziyarette mahallelinin acısına ortak olunmuş, yardıma koşanlara da teşekkür etmiş Fikret Bey.
Acıları dindirmenin siyaset üstü bir mesele olduğunu, ormanların ve hayvanların dünya ekosistemindeki hayati önemine dikkat çekmiş.
*
Aynı şekilde, Saadet Partisi Osmangazi İlçe Başkanı Ali Öncel de İsmetiye’ye gelerek, yanan arazilerin önünde çektiği videoda yere izmarit atılmamasını, ulu orta ateş yakılmamasını belirtmiş.
Sonra da şu çıkışta bulunmuş:
“Ciğerlerimiz yandı. Otoban olmasa, orman tamamen yanacaktı. Başka Türkiye yok, başka Bursa yok. Saygılar ve sevgilerle hepinizi Allah’a emanet ediyorum.”
Evet, acıları paylaşmak, gözyaşlarını dindirmek, ağlayanı güldürmek bizim kültürümüzün bir parçası, olmazsa olmazıdır.
Gelin görün ki, iki başkan pratikte bir adım atmayı sanırım akıl edememiş; yanındakiler de düşünememiş.
*
Oysa, Anahtar Parti Bursa İl Başkanı Fikret Aslan ve Saadet Partisi Osmangazi İlçe Başkanı Ali Öncel’den şöyle bir çıkış yapmalarını beklerdik:
“Bizleri, kıyamet koparken bile fidan dikin diye uyaran Hz. Peygamber’in emrinden yola çıkarak, İsmetiye Mahallesi’nin ormanlarını yeniden yeşertmek için yetişmiş fidanlarla donatacağız. Örnek olacağız, örnek alınacağız. Zeytinler yeniden filizlenecek; erik, şeftali, armut, ayva ağaçları yeniden şenlenecek.”
Ne Aslan’ın belirttiği gönderilen haber metninde ne de Öncel’in açıklamalarında yukarıda sıraladığım bu minicik proje yer aldı.
Sizler, mevcut iktidarı tarım politikalarından dolayı, kentleri betonlaştırdığı, meraları ve ormanları yok ettiği için eleştiriyorsunuz.
Elinize fırsat geçmiş, hem de kıyamete kadar devam edecek bir fırsat.
Şöyle bir örnek vereyim Fatih Sultan Mehmet’ten:
Fatih, bir gün İstanbul’un sokaklarında gezerken yaşlı bir adamın toprağı eşelediğini görür.
Ne yapıyorsun burada?
Meyve fidanı dikeceğim.
Sen yaşlı bir fanisin, meyvesinden yemek nasip olmayabilir.
Adam cevap verir:
Evet, biliyorum. Ben bu fidanın meyvesinden yiyemeyeceğimi biliyorum. Ama benden öncekilerin diktiği meyveleri yedim, şükürler olsun.
Fatih, adamın bu sözü karşısında mutlu olur ve onu ödüllendirir.
Sanırım meramımı anlatmışımdır.
Sizlerin görevi, siyaset yaptığınız şehirle ilgili dertlenmek ve inatla çözüm üretmek olmalı.
İsmetiye Mahallesi’nin yanıp küle dönen ağaçlarının yerine yeniden fidanlar dikmek için kampanya başlatmanıza Allah’tan başka kim engel olabilir?
Kimler size “fidan dikemezsiniz” diyebilir?
İl ve ilçe yöneticisi ziraat mühendislerinizin planlamasıyla, Bursa’dan tüm yurt genelindeki teşkilatların örnek alacağı bir adım atın.
Sultan Fatih’in takdir ettiği yaşlı adam gibi toprağı eşeleyin, il ve ilçe divan toplantılarınızı burada gerçekleştirip vatanı yeniden yeşertin.
Siz görmeyebilirsiniz ama torunlarınız bilecek:
Dikili bir ağacınız olacak.
Ve bu memleket, bir gün size de, o ağaçlara da teşekkür edecek.