Gelişen teknolojiyle birlikte insanların refah seviyesi ve yaşam konforları arttı.
Korunaklı siteler ve apartman daireleri komşulukları unutturdu.
‘Komşu komşunun külüne muhtaç’ atasözü sadece kitaplarda kaldı.
Artık komşular birbirlerine, değil kahve ikramında bulunmayı selam bile vermekte imtina ediyor.
Sabah işe giderken asansörde karşılaşan iki komşu, birbirlerine selam vermemek için telefonla konuşuyor numarası yapar oldu. Bursa gibi büyükşehirlerde insanlar cep telefonlarının büyük katkısıyla bireyselleşti.
Belediye otobüsünde, metroda vatandaşlar yanında kimin oturduğuna bile bakmıyor, öğrenciler yaşlıya, amcaya, teyzeye yer vermiyor. Kısacası korkunç bir kopuş yaşıyoruz.
Elden düşmeyen telefonlar aile arasındaki sevgi bağlarını da çatırdatıyor ama gıkımız çıkmıyor. Telefonundan bağlandığımız sosyal paylaşım sitelerine ayırdığımız vakti sevdiğimiz aile büyüklerine, dostlarımıza ayırmıyoruz.
Üzülerek altını çiziyorum,
Ekonomik krizden daha tehlikeli gördüğüm selamlaşmama toplumu da geriyor. Ötekileştirilen insanlar birbirlerine neredeyse düşman gözüyle bakıyor.
Bu arada Hz. Peygamber’in, ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ uyarısı çoktan unutuldu. Yan dairedeki işini gücünü kaybetmiş komşusunun hatırını bile sormaktan kaçınır hale gelindi.
Maneviyatın oldukça yüksek olduğu Bursa’da dahi insanlar birbirlerine selamı esirger oldu.
Toplumu bırakın, devletin atadığı bürokratlar da birbirleriyle selamı kesti.
Ayyuka çıkan mahalli yöneticilerle birçok bürokratın neredeyse küs olduğu belirtiliyor.
Manzara böyle olunca,
Bursa’nın yıllardır kavuşamadığı hizmetler, birbirinden selamı bile esirgeyen bürokratlarla erişmek bir hayli zor.
Önce kapımızın önünden başlamalıyız.
Komşularımızla selamı, muhabbeti yeniden devreye sokacağız. Mesela tanımadığınız birine çay ikram edin, tebessüm edin, anne- babasıyla gördüğünüz çocuklara harçlık verin, göreceksiniz gönlünüzün muhabbet kapısı aralanacak.
Mesela, Bursa’nın Valisi Yakup Canbolat, şöyle çaktırmadan Abdal Mahallesi’ne gelse, çay simit, tahinli pide yiyen bir masaya misafir olsa.
Veya ikamet ettiği Hamzabey’in sokaklarında gezerken, Hamzabeylilere selam verse.
Aynı zamanda Bursa’mızın 1 numarası olarak,
Küs olan bürokratları da barıştırarak diğerlerine örnek olsa…
Ne kadar şahane olurdu değil mi?