Dün, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla ülke genelinde eş zamanlı basın açıklamaları gerçekleştirdi.
DEVA Partisi Bursa İl Başkanlığı’nda da kadınlar, “Kadına Yönelik Şiddetin Engellenmesi” gerektiğini ifade ettiler.
İl Başkanı Serkan Özgöz, partilerinin ülke genelinde “Kazanan Türkiye olsun, oylar DEVA olsun” sloganıyla 1,5 ay sürecek olan, mavi yelekleri giyerek vatandaşla buluşmaya hazırlandıklarını söyledi.
Hazırladıkları kitapçıkta, ekonomik krizi 6 ayda çözeceklerini, enflasyonun da 2 yılda tek haneye düşürüleceğine dikkat çekti.
Özgöz ilginç bir isim, siyasete geç başlamasından dolayı pişman bir yönetici ve patron. Haliyle akıcı konuşuyor. Sokaktan çok, plazalara daha hakim. Herkes gibi sorunları biliyor, Bursa’daki çarpıklıkları da.
O Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı hedefine koymuş, anlaşılan rüyasında bile Aktaş’la kavga ediyor. Sebebi ise, şehri yönetemediği iddiası.
Özgöz, Aktaş’ı rantla ilişkilendiriyor, “canının istediği yeri ticari alana çeviriyor” diyor.
Ve ekliyor, “Bursa’da yaşayanların hayatını zorlaştırıyor, sonra da kolaylaştırmak için milyonlar harcanıyor.”
Şehir Hastanesi’ne yapımı devam eden yerin üstünden giden metro inşaatını örnek gösteriyor. Haksız da değil.
***
Özgöz’e iki soru sordum, birisi Tabakhaneler Bölgesi’nin sağlık turizmine kazandırılmasından vazgeçilip, TOKİ’ye hediye edilmesi!
Diğeri ise Bursa’yla ilgili zerre kaygıları olmayan, bırakın eleştiriyi, öneri bile getiremeyen, asla bu kenti düşünmeyen TR Kulübü’ne, teşkilatı itiraz etmemesinden dolayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu itibar kazandırmıştı, siz de aynı yolu seçecek misiniz oldu.
Tabakhaneler Bölgesi’yle ilgili soruma Özgöz, don, atlet, pijamayla girdi.
Nedeni, Aktaş’ın buralarda ikamet edenlerin çamaşırlarını kurutmak için balkonlarına, pencerelerine asmalarından dolayı hakir ve küçük gören bir tavır içinde olmasıymış. Ancak, Özgöz’ün Tabakhanelerle ilgili net tavrının ne olduğunu anlatmaya, Aktaş’ı eleştirmekten vakit bulamadı.
“Şeyh uçmaz müritleri uçurur” diye boşuna söylemiyorlar.
Özgöz, örnek verdiğim TR’ye, genelde ise ne işe yaradıklarını, “riyakarlık ve dalkavukluk yapmayanların” çok iyi bildiği, şehre yaşatılan sorunlara gözlerini yuman derneklerle ilgili tavrını belirleyemedi, sessiz kaldı.
Acizane kendisine tavsiyem…
Nasıl ki Alinur Aktaş’ı; üç öğün sofraya oturduğunda, çay sohbetlerinde, yönetim kurulu toplantılarında, basın mensuplarıyla bir araya geldiğinde eleştirerek siyaset yapıyorsa...
Bursa’nın başta betonlaşma, sonrasında trafik, aşırı göç alması, dağ ilçelerinin üretimden uzaklaşıp insansızlaşmasını, menfaatleriyle çakıştığı için görmezden, duymazdan gelen sözde dernek ve STK’larla ilgili de hakikat yolunu belirlemesi lazım.
Yoksa tabelanın başına ister DEVA, isterse Ömer yazılması,
Küflenmişlik hastalığına çare olamaz.