Dünyanın en verimli topraklarına sahibiz ama bir türlü istenilen verimi, üretimi yakalayamıyoruz; Anadolu coğrafyasında.

Üstüne üstlük, batı kentleri hormonlu şekilde büyütülürken, maalesef Anadolu şehirleri ıssızlaşıyor. Tarlalar ekilemiyor, yaylalarda, meralarda, ovalarda istenildiği kadar hayvan otlamıyor, otlatılamıyor.

Tek bildiğimiz slogan atmak, bir Türk dünyaya bedel; bir Euro 10 lirayı aşmış ama olsun!

Ahmet Eşref Fakıbaba, Tarım bakanı olduğu dönemde, bilgiden, akıldan, istişareden ve hayvancılıkta zirve yapmış ülkeleri de örnek almaya tenezzül etmeden, Sırbistan ve Bosna Hersek’ten karkas et ithal ederek, kırmızı et fiyatlarını düşüreceğini söylemişti.

Parçalanmış etler geldi gelmesine, şimdi olduğu gibi fiyatlar düşmemişti.

Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan dostlarım var. Bir tanesi var ki 30 yıl önce Hollanda’ya göç etti, Tuncay Aslan.

Geçenlerde suyla imtihanını akılla, bilimle kazanan, dünyaya yılda 10 milyar dolar çiçek ihraç eden, çalışkan insanların ülkesinden bahsederken, Tophane’de içtiğimiz çayın tadı damağımızda kaldı.

Düşünsenize, nüfusu 330 milyona yaklaşan Amerika’yla tarım aletleri ve hayvancılıkta yarışır bir ülke haline gelmiş, Hollanda.

Avustralya ve Yeni Zelanda’ya da hayvancılıkta kafa tutuyor bu Konya büyüklüğündeki laleleriyle ünlü, 16 milyon nüfusu olan küçücük coğrafyada, yeşil ve toprak altın kadar değerli, köylüleri mutlu, bilinçli, öğretilmiş çaresizliğe hapsedilmemişler.

Bizim köylülerimiz ise, ne yazık ki oluşturulan algılarla, eğitimsizlik yüzünden, çaresizlik ve vurdumduymazlıkla baş başa bırakılarak ‘tarlalar imara açılsa da, bari böyle para kazanalım’ derdinde!

Çok eskilere, 1930 yıllarında denizden çıkardıkları topraklarla kara parçası oluşturanların hikayelerini anlatmaya gerek yok.

Hollanda’da kooperatifler, çiftçinin ekeceği ürünü planlıyor; bu sene karpuz eken, seneye taze fasulye ile tanışıyor,  böylelikle üreten yetiştirdiğini satınca para kazanıyor, tarlasına, toprağına küsmüyor.

Okullarda çocuklara toprak ana anlatılıyor, hayvancılık sevdiriliyor. İlkokula giden miniklere öğretmenleri çiftliklerde ahırları gezdiriyor; kuzu, koyun, ineklerle ve o ilginç kokularla tanışıyorlar. Bizim ülkemizin yeni yetişenleri gibi kediyi, kuzuyu gördüğünde canavar görmüş gibi ürkmüyorlar yani.

Bitmedi, çiftçilik ve hayvancılık yapanlar, zam ablukasının ne olduğunu bilmiyorlar. Yeme, gübreye, mazota zam yok; ya ne var, destek var gülüm destek.

2014’te tarımsal ihracattan elde edilen gelir ne kadar biliyor musunuz, tam 80.7 milyar Euro. İşte böyle ABD’yle yarışıyor bu ülke.  2020 yılında gerçekleştirilen 116 milyar dolarlık tarımsal ürün ihracatıyla ikinci sıraya yükselmiş Hollanda,  Türkiye ise 19.4 milyar dolarla 23. sırada yer almış.

Hollanda’da tarım ve bahçe bitkileri sektöründeki işletme sayısı 65 bini aşmış. Sadece en büyük 5 tarımsal ihracat ürününün toplam değeri 34.8 milyar Euro’yu buluyor. Ülke, süs bitkileri ve sebze ihracatında dünya lideri.

Et ihracatında dünya dördüncüsü, süt ve süt ürünlerinde dünya üçüncüsü, sıvı ve katı yağ ihracatında ise dünya dördüncüsü.

Evet, bu ülke sınırlı topraklarının farkında ve bu yüzden çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir tarım politikası izliyor. Tek olmak yerine birlikte hareket etmeyi benimsiyor ve bunu en iyi şekilde başarıyor da.

Tarım alanları kesinlikle korunuyor, çiftçinin mutlu olması için altyapı sağlam olduğundan, insanlar doğdukları şehirleri terk etmeyi akıllarından bile geçirmiyorlar.

Dahası, Hollanda’da yaşayanlar aldıkları liyakatli eğitim sayesinde, bir ürün ürettiklerinde, sonradan bu ürünü nasıl daha da kaliteli ve sağlıklı şekilde üretebilirim diye didiniyorlarmış.

***

AK Parti, 20 yıl önce iktidara talip olduğunda, devlet mekanizmasını çalıştıran önceki iktidarların Türkiye’ye hizmet edemediğini, tarım ve hayvancılıkta patinaj yapıldığını, Anadolu’nun ıssızlaştırıldığını, doğuda sanayi olmamasını eleştiriyordu.

Bugün sadece Marmara bölgesinde 30 milyondan fazla vatandaş yaşıyor. Adana, Ankara ve İzmir’i de eklersek rakam neredeyse 45 milyona yaklaşıyor. 5 büyük şehre göç etmek orunda bırakılan bir halk!

Ektiğinden, yetiştirdiğinde para kazanamayan Anadolu insanı, doyduğu kentleri, köyleri terk ediyor.

Konya büyüklüğündeki Hollanda ise dünyaya çiçek satarak, hayvan satarak, et satarak, tarım aletleri satarak kafa tutuyor. Lider ülke sloganla değil,  verimi arttırarak ve ürettiğini dünyaya ihraç ederek olur diyor.

Dünyanın en büyük tarım üniversitesini kurarak dünyaya kafa tutuyor Hollanda.

Dolayısıyla, elma dersem çık, armut dersem sus demiyor!

Şimdi nerede yanlış yapıyoruz diyerek ağlayabilirsin, Abidin!