Manda yoğurdu, kestane balı, yulaf ezmesi varken,

Harun ile Karun mevzularına gerek yok.

Geçtiğimiz cumartesi AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş Bursa’ya geldi.

Şehreküstü’ndeki İl Başkanlığı’nı ziyaret etti, gündeme dair soruları yanıtladı.

Kurtulmuş’un solunda Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala, onun yanında, kime kızdığını öğrenemediğimiz yüzü hiç gülmeyen eski il başkanı Ayhan Salman, sağında ise mevcut başkan Davut Gürkan ve sürekli notlar alan Büyükşehir reisi Alinur Aktaş vardı.

U masanın ayaklarında kendisine yer bulan, vekilliğinin son demlerini yaşayan, 4 sene önce “Uludağ’ı en kısa sürede 12 ay turizme kazandıracağız” sözünü veren ama hala zirvedeki otellerin 3 aylık kış sezonunda açık kaldığının farkına varamayan Hakan Çavuşoğlu,

Ve Kurtulmuş’un ekibinden gazeteci kökenli Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey’in yanı sıra AK Parti Bursa vekillerinden Osman Mesten, Refik Özen, Ahmet Kılıç, Atilla Ödünç, Mustafa Esgin, Emine Yavuz Gözgeç’i gördük.

Kendisine yöneltilecekleri tahmin eden, politikacı gibi cevap veren, kalbinden geçiren, istihare yapan Kurtulmuş, Aralık’ta asgari ücrete yapılan artışın erimesinden dolayı kamuoyunun gündemine gelen zam beklentisiyle ilgili soruya,

"Cumhurbaşkanımız yolda da bunu ifade etmiş. Dolayısıyla bu konuda da çalışmalar yapılır ama yani şöyle bir popülist davranış içinde olamayız. Burada desem ki maaşlara bu kadar zam yapılacak. Bu politik olarak bizim lehimize olur gibi görünür. Asıl olan ülke yönetirken temkinli, tedbirli işimizi hesabımızı bilerek yapmamız. Buradaki ana fikir hayat pahalılığı karşısında vatandaşı ezdirmemek. Ocak ayı başında tarihi bir zam asgari ücrete geldi. Ama sonuçta biliyoruz ki bu hayat pahalılığını biraz daha hafifletmek lazım, bunun için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Milletimizin endişesi olmasın. Eninde sonunda hayat pahalılığı Türkiye’nin gündemini belirleyen bir konu olmaktan çıkacak”

Hayat pahalılığı, gıda fiyatlarındaki anormal artışlara karşı vatandaş ezilmiş, iki büklüm olmuş ama olsun, yine de ne diyor Numan Bey, ezdirmeyeceğiz…

Mesela, Ankara’dan bakınca Bursa çok iyi görünüyormuş.

Hocam Allah aşkına, biz Yıldırım’dan baktığımızda, Erdoğan Bayraktar’ın eseri, çiziği Doğanbey Toki’den dolayı Bursa’yı, Osmangazi’yi göremiyoruz. Hürriyet’ten bakınca Mustafa Dündar’ın nişanları, Yunuseli girişine diktirdiği beton ucubelerden dolayı Çekirge bile gözükmüyor. Siz nasıl oluyor da başkentten şehrimizi güzel görüyorsunuz, gerçekten bravo!

Numan Kurtulmuş, şehrimizi makam aracıyla arşınladığı için acıyı, kederi, ezdirmeyeceğiz dediği halkın ne halde olduğunu görmesi, bilmesi mümkün değil.

Ama ben kısacık bir not iliştireyim.

İl Başkanlığının hemen yanındaki sürekli yerinden oynayan, tamir edilen, basamaklı olduğu için teyzelere, amcalara çelme takan bubi tuzaklı taşların bulunduğu, Şehreküstü Meydanı’ndaki onlarca güvercini seyreden 8 yaşındaki Yusuf, annesine, Allah’ın sessiz kullarına buğday atmak istediğini söyleyince, “Yavrum, 10 lira paramız kaldı, akşama 3 tane ekmek alacağız, yem alırsak ekmek alamayız. Abini, ablanı, babanı düşünmek zorundayız. Başka zaman söz, güvercinleri beslersin, bak onlara kaç kişi buğday veriyor.”

Ya işte böyle Numan Hocam, ezdirmeyeceğiz, tedbirli davranıyoruz dediğiniz vatandaş anne, evladına istemese de, yüreği sızlayarak yalan söyledi. Ben bu manzarayı gözyaşlarıyla izledim, Yusuf’un boynu bükük kalmadı, güvercinleri besledi ama açlık kuyusuna atılan milyonlarca Yusuf’u ne yapacağız?

Bu gerçeği, acıyı, sızıyı muhalefetteyken görenler, iktidarın yaktığı yeşil ışıkla saf değiştirip vekil, başkan ve hükümetin rafında, safında olunca, faizi helal, dövizi haram ilan etmek, ölü taklidi yapmak pek kolay oluyor!

Kredi bataklığında çırpınan esnaf, Ali’nin, çiftçi Üzeyir’in hacizlenen tarlasını, hayvancılık yaparken yem fiyatlarının fırlamasıyla gebe ineklerini, düvelerini satarak biriken elektrik, doğalgaz ve bankalara olan borcunu ödeyen Mustafa’nın inlemesi bindirilmiş kıtalarla gezerken duyulmaz Numan Hocam…

Ama Allah için bilinen ve söyledikleri bir şey var, büyülü, ışıklı, cümbüşlü slogan eşliğinde, “vatandaşımızı hayat pahalılığına ezdirmeyeceğiz.”

Gerçek olan ise, artık hırsızlar marketlerden çiçek yağı çalıyor. İneğinden sağdığı 1 litre sütü satan üretici, bir kilo yem alamıyor.

Halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz sözünüzün üzerinden 3 ay geçti, o günlerde tulumba tatlısının kilosu 35 lira idi, bugün 60 TL. Benzin ve mazotun hali ortada.

Maalesef,

Gübre fiyatları makam aracından, İskender Efendi konağında tereyağı eşliğinde yenen İskender’e bakınca gerilemiyor. Tarlalara bakacaksın, sokaklarda, caddelerde mutsuz, umutsuz insanlara, kapanan işyerlerine bakacaksın.

Sonra, Harun’u ezen, büzen, çizen, pudra şekercilerini çoğaltanlara bakıp, Karun’u aklına getirip, pişmaniye yiyip, hararetini gidermek için su içer, olur biter, Gülüm!

Ne diyor Neyzen Tevfik, " Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami."

Sahi, Adalet eski bakanımız, yakın çalışma arkadaşınız Abdülhamit Gül, affını mı istedi, görevden mi alındı, Numan Hocam?