Kendilerine makam, mevki verilenlerin zaman zaman insanı hayrete düşüren, üzen hareketlerine şahit oluyoruz.

Mesela, TSK’yı babalarının malı sanan, milletin değerlerine zerre saygısı olmayan generallerin 28 Şubat öncesi ve sonrasında neler yaptıklarını, sakallı babaları, başörtülü anneleri askerlik görevini yerine getiren çocuklarıyla görüştürmedikleri gibi.

Fişlemeleri, parmak sallamaları, tehditleri nasıl unutalım.

Yanı sıra, statükonun dümenine su taşıyan, generallerin emir kulu gibi davranan, onların memur olduğunu, vatandaşa hizmetle görevli olduklarını görmezden gelen, milletten aldığı oyu halkı hayal kırıklığına uğratarak yetkilerini kullanan Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel’in yaşatılan zulümlere ölü taklidi yapması gözümüzün önünden filim şeridi gibi geçiyor.

Daha onlarca örnek verebilir, yüzlerce utanmazlığı sıralayabiliriz.

Artık başörtüsü hapis değil; şimdilerde ruhu, şuuru kaybolsa da…

Anne-babalar asker evlatlarını, eşler ise er erbaş kocalarını istedikleri kıyafetle ziyaret edebiliyor, hakir görülmüyorlar.

***

Böyle bir girişin ardından, geçen hafta yaşadıklarımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün, Bursa’mızda bir dizi ziyaretler yaptı. Teknik Üniversite’de öğrencilerle buluştu. Sonra sanayicilerle bir araya geldi, fabrikaları gezdi.

Bazı STK’larla bir araya geldi. Yaptıkları projeleri, başarılı icraatları, ihracata olan katkılarını anlattı. Gazeteciler de Görgün’ün söylediklerini haberleştirip, kamuoyunun bilgisine sundu.

Aynı günün akşamı ASELSAN’la ilgili Birlik Vakfı Bursa Şubesi’nin konuğu oldu Haluk Görgün. Tıpkı, TBMM Başkanı Şentop, Savunma Bakanı Akar, bu davanın içindeki isim Adalet Bakan Yardımcısı Zekeriya Birkan, onlarca akademisyen, yazar, şair gibi.

Ben de Bursa Ekonomi Gazetecileri Dernek Başkanı Nurullah Nuri Yavuz ile, büyük bir heyecan içerisinde dedemiz Murat Hüdavendigar’a kapı komşu olan vakfa geldik. Tek amacımız Güngör’ün bizi heyecanlandıran, gururlandıran anlatımından istifade etmek, haber yapmaktı.

Birlik Vakfı’nda görevli bir genç bize, Görgün’den içeride görüş alamayacağımızı, demir kapının dışında kendisiyle konuşabileceğimizi, konferans sırasında not alabileceğimizi, haber yapabileceğimizi söyledi!

Genellikle üniversite öğrencilerinin olduğu yaklaşık 130 kişi Güngör’ü dinledi. Nurullah daha iyi konsantre olabileceğini düşündüğü için ses kaydı aldı, ben ise notlar.

Genel müdür, ASELSAN’ın 80 ülkeye ihracat yaptığından bahsetti, yüksek teknoloji alanlarına teşvik ettikleri üniversite öğrencilerinin, Türkiye'nin bu alandaki bağımsızlığına katkı sağlamasını beklediklerini ifade etti.

Savunma sanayisinde önemli adımlar attıklarını, anlattı. AR-GE’ye cirolarından yüzde 7 pay ayırdıklarını, 10 bine yakın çalışanlarının olduğunu kaydetti.

***

Konferans sırasında Görgün’ün asistanı ve Birlik Vakfı Bursa Şube Başkanı Mustafa Bayraktar’ın bizi sürekli takip ettiğini fark etmemize rağmen aldırış etmedik.

Sonrasında Görgün sunumunu tamamladı,

Haliyle günün anısına kendisiyle selamlaştık, fotoğraf çekindik.

Sonra ne oldu biliyor musunuz, Mustafa Bayraktar, bizim haber yapamayacağımızı ses kaydının silinmesini, burada böyle bir adetin olmadığını söyledi.

Yanı sıra Haluk Güngör’ün asistanı Nurullah Nuri Yavuz’a statükocu bir tavır sergiledi. Gerçi karşılığında da gerekli cevabı nezaket kuralları içinde aldı.

Düşünebiliyor musunuz, kendisine Birlik Vakfı Bursa Şubesi emanet edilen Mustafa Bey, bize haber yapmamamızı telkin ediyor.

Kucaklamak yerine, küstürmek.  Necip Fazıl'ın dediği gibi "Çatık kaş hükümet dedikleri adam" hareketleri!

Mustafa Bayraktar’a şu hususu hatırlatmak isterim, burası milletin vakfı, kamuya açık, kapısından içeriye pasaportla girilmiyor.

Lütfen “ali kıran baş kesen” olmayın. İnsanların heyecanını yok edecek tavırlardan uzak durun. Bu vakıf halkı kucaklama yeri, nefret ettiren bir yer değil.

Ayrıca burası kimsenin babasının malı da değil, Bayraktar’ın hiç değil. Mustafa Bey burada emanetçi, hem de uzun yıllardır!

Haber yapamazsınız, istemiyoruz demek, 28 Şubat zihniyetinin üzerine yapışmış bir lekedir.

Bu utancın sahipleriyle yıllarca mücadele ettim, bedel ödedim. Merak edenlere tek tek anlatabilirim.

Artık Birlik Vakfı Bursa Şubesi’ne kimse kapalı kutu muamelesi yapamaz, yapmamalı.

Övünülecek, gurur duyulacak işlere imza atılan bir yerin böyle yanlış tavır sergileyenler yüzünden zarar görmesi, lekelenmesi çok üzücü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu şekilde tavır sergileyenlerle ilgili tasarrufunu gözden geçirmeli.

Yanı sıra TBMM Başkanlığı yapan Vakfın kurucularından olan İsmail Kahraman’ı da daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.

‘Türkiye Yüzyılı’ sloganı ile yola çıkılan bir dönemde, böyle tutumlar, eskiyi hatırlatan hareketler, tavırlar son bulmalı.