Unutanlar olabilir ama Yenidoğan Çetesi’nin utanmazlıkları hala aklımızın köşesinde.
Hani,
112 Acil Çağrı Merkezi'ndeki işbirlikçilerle ortak hareket ederek yenidoğan bebek acil hastalarının, anlaşmalı özel hastanelerde bilinçli olarak ölümüne sebep olup, haksız kazanç eden şebeke.
Bitmedi, özel bir hastanede, hem de ameliyat masasındaki hastayla pazarlık yapan yöneticiler!
Bu girişin ardından gelelim diğer mevzuya…
Yaklaşık 56 gün önce bir yakınım otel konforundaki Bursa Şehir Hastanesi’nde doğum yaptı. Çocuk doğum sırasında enfeksiyon kaptı, yoğun bakıma alındı.
Zaten doktor, doğan bebeklerin neredeyse yüzde 60’ının enfeksiyon sebebiyle yoğun bakımlık olabileceğini belirtmiş, hazırlıklı olunması konusunda da uyarmış.
Yaşanan komplikasyondan dolayı bebek, 6 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra aynı hastaneden çok şükür iyileşerek taburcu oldu.
Aradan 50 gün geçti, bir başka akrabamız da aynı yerde doğum yaptı, yine aynı kader o evlada da yapıştı, yoğun bakımlık oldu.
Durum böyle olunca.
Bebek yoğun bakımın kapasitesinden dolayı, yavrular başka kamu hastanelerine ve tabi ki özel hastanelerin yoğun bakımlarına sevk ediliyorlar.
Haliyle dünyaya gelen evlatlarının sevincini yaşayamayan aileler, imkansızlıklar doğrultusunda başka sağlık kurumlarına taşınmak zorunda kalıyorlar.
Derdini anlatamayanlar, üzüntü ve keder içinde şaşkınlık yaşayanlar, geldikleri özel hastanedeki yoğun bakım sürecinin ardından, normal servise alındıklarında durumun farkına varamadıklarında, analarından doğduklarına pişman olan maddi yükün altına giriyorlar!
Sevincini yaşayamadan sırtına borç, yük, korku yükleniyor ailelerin.
Yeni doğmuş bir bebekten “müşteri” meydana getirmek nedir bilir misiniz?
Bir annenin gözünden yaş yerine çaresizlik akıtmak…
Bir babanın cebindeki son kuruşu değil, umutlarını da çekip almak…
Bunu yapanlara maalesef “sistem” diyoruz artık!
Bir kamu hastanesinin üst düzey yetkilisiyle yaptığım görüşmede acı bir itirafta bulunarak, özel hastanelerle anlaşmalar azalmış olsa da, Bursa’da bazı hasta yakınlarının mağdur edildiğini ifade etti.
Ben sadece Bursa Şehir Hastanesi’nin bebek yoğun bakımından söz ediyorum. Diğer kamu hastanelerini de siz hesap edin.
***
Başka bir dert daha var.
Hastane enfeksiyonu gelişmiş ülkelerde de var ama hijyen ve temizlikle vaka sayıları bizdeki kadar yüksek değil.
Bu mevzuya niye dikkat çekiyorum, Şehir Hastanesi’nde bebekleri dünyaya gelenler, hijyen ve temizliğin istenilen seviyede olmadığını belirttiler.
Hakikaten,
Neden bu kadar bebek enfeksiyon kapıyor?
Neden temizlik, hijyen bu kadar yetersiz?
Yoksa otel konforu, yalnızca perdelerde ve tabelalarda mı var?
Temizlik filan deyince, dillerden düşmeyen Şevket Yılmaz Hastanesi’nin evlere şenlik halini anlatmaya gerek yok!
Geçtiğimiz yıl tıbbi malzemelerini bazı çalışanların satmasıyla gündeme gelen Bursa Şehir Hastanesi, yaşananlar karşısında susan, açıklama yapma zahmetinde bulunmayan başhekimi Dursun Topal’ın görev süresi doldu ve ayrıldı.
Yerine gelen Doç. Dr. Salih Metin’in sağlık alanındaki tecrübesi, bilgisi tartışılmaz. Yeni başhekim Metin’den isteğimiz ve talebimiz, bu dev sağlık platosunda sorumluluğunun bilinciyle hareket etmesi.
Ayrıca,
Temizlik sadece fiziki bir alanın değil, vicdanın da gereğidir. Hastalara ve yakınlarına karşı personelinin davranışlarını denetlemek Bursa İl Sağlık Müdürü Mustafa Çetin ve ekibinin görevi olduğunu düşünüyorum.
Lütfen, bu şehirde doğan çocuklar temiz bir nefesle başlasın hayata.
Bursa’daki siyasiler, sosyal medyada paylaşım yapmaya ayırdıkları vaktin daha azını hastaneleri tebdil-i kıyafetle sık sık ziyaret etmeye ayırırlarsa çok daha faydalı olur diye düşünüyorum.