Seçimden seçime çay ocaklarında görünen, işyerinin kapısından içeri girince esnafı, sokakta, caddede karşılaştıkları işçiyle, gençlerle, kadınlarla dertleşen siyasetçilerin samimiyeti sürekli tartışılıyor.
Yaşanan sıkıntıları açık yüreklilikle dillendirmeyip, kendi küçük hesaplarıyla hareket eden, bedenlerinden önce yürekleri çürümüş olanlar, yaşadıkları şehre nefes olamadıklarını yıllardır görüyor, üzülerek şahit oluyoruz.
Maalesef, 28 Mayıs’taki genel seçimin ardından devam eden zam yağmuru, asgari ücret ve düşük emekli maaşlarının mum gibi erimesine neden oldu, oluyor.
Böyle bir atmosferde, 31 Mart 2024’te yapılacak olan yerel seçime hazırlanıyor Türkiye.
Bir yanda, çorba dağıtmakla, çeşitlerini çoğaltmakla övünen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum,
Diğer tarafta ise, kibri Rumeli Hisarı’na çarpan Ekrem İmamoğlu. Yanı sıra kendisine kurulan otobüs kumpası.
***
Başka tarafta da, açlık sınırındaki maaşla hayal kuramayacağını gören, sözleşmeli er olup, 3 kat fazla maaş alınca yüzünün güleceğini düşünen gençler ve o körpeleri koruyamayanlar!
Perdeyi kaldırdığımızda, kendilerine kanunen fırsat tanınan, para verince askerlikten yırtan, şezlongda, yatta, villada oturanlar…
Anımsatmak gerekirse, 2023’te 21 milyondan fazla kişi icralık olmuş; bu sayı yeni senenin ilk haftasında 134 bin artmış.
Bir başka acı tablo ise, domuz üretimindeki acayip artış. Beraberinde vicdanını yitirenlerin müşterilerine “fiyatta indirim yaptık” diyerek sundukları hınzırlık ve sorgulamadan ucuz olduğu için yiyen, satın alan zavallılar. Reklam karşılığı denetimden uzak, denetlenmeyen gece dönercilerini parıldatanlar.
Şüheda fışkırıyor sloganlarının atıldığı bu coğrafyada, sanal kumar ve yasal kumarın fışkırdığını, hanelerin, ocakların söndüğünü görüyoruz.
Ümitle sabahı bekleyenler, artık arkadaşlarına simit çay ikram edemiyorlar.
Şimdiden adayını belirleyenlerle, zam yağmuru karşısında AK Parti iktidarına kızıp, belediye başkanına oy vermeyeceğini söyleyenlerin sayısı artıyor.
Karşılaştıklarımın arasında kredi kartı borçluların sayısı da bir hayli fazla. Kızgınlıkla sarf ettikleri, dillerinden dökülen ayın sonunu getirememek oluyor.
Şunu açıkça belirtelim, 31 Mart’ta Bursa’da ipi kimin göğüsleyeceğine adayların performansından çok, mutfaktaki yangın, cüzdana girmeden buharlaşan maaşlar, yüksek gelen doğalgaz faturaları, tavadaki, mangaldaki etleri rüyalarında görenler belirleyecek gibi duruyor.
Ne acayip bir süreçten geçiyoruz, bir tarafta evini ısıtamadığı için torunlarıyla kucaklaşamayan babaanneler, diğer yanda kendi oluşturdukları buharlı, büyülü rejimi ayakta durması için çaba sarf edenler…