Parası, hesabı, hedefi ve daha birçok sebebi de ekleyebileceğimiz siyasetçiler, vekil olabilmek için aday adayı olma telaşında.

Ya parası olmayanlar!

Onlara kibarca, çaktırmadan “siz sadece oy verin” deniyor.

Zaten aday listesine girecek olanların da pek hükmü yok.

Tek seçici, karar verici, değiştirici, ses çıkaran genel başkanlar.

İçlerinde, ne kadar demokrat, halkçı olduklarını iddia edenler çıksa da iş başa gelince durum hiç değişmiyor!

Unutmadan ekleyelim,

Listede yer bulacak olanlar da, kıymetli genel başkanlarına veya yakın olan isimlere, “yakın olmayı” aylar, yıllar öncesinden hesap ederek yola çıkıyorlar.

Sonrasında malum gerçekle yüzleşiyorlar. Kimilerinin şansı yaver gidiyor, birçoğu hayal kırıklığına uğruyor; ardından küsmeler veya o aktiflikten geri adım atıp çekilmeler.

***

Şunun şurasında ilan edilen 14 Mayıs seçimine 54 gün kaldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “bu seçimde miting yapmayacağız” çıkışı, caddelerde sokaklardaki o bildik heyecanı tarihe karıştırdı. Derin bir sessizlik söz konusu.

Bu acayipliklere ortadayken Bursa’da vatandaşa “kime oy vereceksiniz” sorusunu yöneltince 5 ismi zikrediyorlar.

Şöyle aktarayım, öne çıkan ilk isim Recep Tayyip Erdoğan.

Peşinden gelen AK Parti’nin kalesinde Kemal Kılıçdaroğlu.

Ardından.

Özellikle 18-25 yaş arası gençlere sorduğumuzda aldığımız cevap Muharrem İnce.

Neden İnce dediğimizde ise, “bizim gibi konuşuyor, halkın içinde, bana yakın” gibi cevaplar alıyoruz. Tabi, gençlerin partisinin ismini bile bilmedikleri İnce’yi tercih etmelerindeki algıları da hesaba katmamız lazım. Her ne kadar İnce, “benim param yok” falan dese de, parası çok olanlar sosyal medyadan köpürtmeyi iyi beceriyorlar.

Bu arada,

Selahattin Demirtaş’ın Kürtler üzerindeki karizması asla yok sayılamaz. Masa başında oturup ahkam kesenler merak ediyorsa, sokağa çıktıklarında bu fotoğrafı görebilirler.

Yanı sıra, “Selahattin Demirtaş kimi işaret ederse biz oyumuzu ona, partiye vereceğiz” diyen bazı HDP seçmenin tavırlarının da çok şaşırtıcı olduğunu belirtmek isterim.

Ve bir başka isim ise Fatih Erbakan.

Bu 5 isim yukarıdan aşağıya yüzde olarak halkın öne çıkardıkları.

Bir ay öncesine kadar Suriyeliler üzerinden seçmenden oy isteyen, strateji belirleyen Ümit Özdağ’ın, şu sıralar ismi pek konuşulmuyor olması da, Muharrem İnce algısının öne çıkmasından kaynaklandığını ifade edebiliriz.

Diğer enteresanlık, iktidarın ekonomik politikalarından şikayet ettiğini belirten bazı seçmenin tercihlerini Erdoğan’dan yana kullanacaklarını söylemeleri.

Üzücü olansa siyasetin tepesindeki ayrıştıran üslup dilinin, vatandaşı ikiye böldüğüne, zehirlediğine üzülerek şahit oluyoruz. Mikrofon uzatıldığında, en ufak bir eleştiri karşısında kaşlar çatılıyor, yumrular sıkılıyor!

Aslında bu nokta, iktidar, muhalefet ve sempatizanlarının küçümseyici söylemleri, paylaşımları bırakıp, üzerinde uzun uzun düşünmeleri gereken bir mesele olduğu apaçık ortada.

Kısacası, 14 Mayıs seçimleri çok şeylere gebe.

Sayaç işliyor, bekleyip göreceğiz.