Yaşı 35’in altında olanlar tanımaz.

Yine, iki binli yıllarda doğanlar da bilmez.

Bu yaşta olanlar bugün bile, sokakta görseler kafalarını çevirip bakmazlar. Bilenlerin hepsi yalıda, karanlık odadakiler!

Minnetle, rahmetle, alkışla, takdirle anılacak geçmişi yok; eski başbakan ve başbakan yardımcısı Tansu Çiller’in!

2002’de AK Parti’nin sandıktan tek başına çıkmasının ardından, siyasete veda etmişti Çiller, neredeyse çeyrek asır olmuş.

Şimdi yine sahneye çıkma, çakma, itilme, fışkırttırılma, desteklenme, gaza getirilme çabasında.

Onun politikayla iç içe olduğu dönemde ülkemiz karanlık günlere itilmişti, Kazım!

Kürt siyasetçiler, hukukçular, iş insanları cinayetler zinciriyle ortadan kaldırıldı.

Refahyol iktidarına kumpas kuran dönemin en rütbeli askerleri, sendikalar, satılmış köşe yazarlarına, gazete patronlarına tek laf etmemişti; Başbakan Necmettin Erbakan’ın yardımcısı, hükümetin ortağı DYP’nin Genel Başkanı Tansu Çiller…

O karanlık süreçte, susmayı, çanak tutmayı tercih edenlerle aynı vagondaydı.

Çiller, siyasetimizin pişkinleri arasına ismini yazdırırken, başbakanlığının son günlerinde çektiğini inkâr ettiği 500 milyarlık örtülü ödenek parasını, belgesi ortaya çıkınca, düştüğü durumu "Açıklarsam savaş çıkar, dünya birbirine girer" sözleriyle rezil olmuştu.

Kocası Özer Uçuran Çiller’in, genel müdürlüğünü yaptığı İstanbul Bankasının içini boşalttığı ortaya çıkıp TBMM’de sorgulanınca paraları, "Kayınvalidemin çıkınında bulduk" diyecek kadar pişkindiler!

Zaten o süreçte, bankaların içini boşaltanlar meşhurdu, makbuldü, dimi Canip?

Yine,

Özel Harekâtçı eski katil Ayhan Çarkın’ın acayip şekilde andığı, “evlatlarımızın kanıyla beslenen vampir” dediği eski İşçileri Bakanı Mehmet Ağar’ı nasıl unutalım?

Türkiye tarihinin en ünlü dolandırıcısı Selçuk Parsadan’ın, 2 Kasım 1995'te telefonda emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit ederek,

Dönemin Başbakanı Çiller'den "Kemalistler Derneği" için 5.5 milyar lira istemesi.

İstanbul'daki emekli subayların DYP için çalışarak binlerce oy toplayacağı vaadiyle istenen para, ertesi gün Çiller tarafından Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden, Parsadan'ın verdiği hesaba aktarılmasını nasıl unutalım, bu çirkinlikleri nasıl gizleyelim, güzelim?

***

Zaten 90’lı yıllarda rezillik çıkınının içinden rezillik fışkırıyordu…

Sivas Madımak otelindeki onlarca aydını 2 Temmuz’da yok etme operasyonu,

Bu utancın üzerinden 4 gün sonra Başbağlar’da masum insanların katledilmesi.

İki alçaklık da, 25 Haziran 1993'te Başbakan olan Çiller'in, hükümetin başına geçmesini izleyen iki hafta içinde yaşanmıştı.

Üzeri örtülmüş, gömülmüş onlarca gevşeklik, rezillik, ahlaksızlık, kireç kuyularında eritilenler, mezralarda katledilenler, insan dışkısı yedirilenleri sayabiliriz.

***

Şimdi Tansu Çiller, siyasete dönmesi için ısınma turları yapıyor, yaptırılıyor, okşanıyor!

Türkiye siyaset tarihi 24 yıl önceki kirliliği bir kenara not etmişti.

Aradan neredeyse yarım asır geçti, yeni yeni icraatlar ortaya çıkmaya başladı. Başına “kibir” afişini eklersek, iş takipçiliği yapan inşallah, maşallah siyasetçileriyle, bu fanileri tefe koyan sol taraftakiler de yolsuzluk yapmada sınıf atladı!

Mesela,

İsrail terör devleti sınıfındaydı, şimdi aynı sınıftayız.

Mavi Marmara kırmızı olmuş, ihaleye boyanmış ne önemi var!

Her Cuma gençleri, öğrencileri, toplumun her kesiminden insanı, mazlumların yanında olmaya çağıran, davet eden, Beyazıt Camii önünde aslan kesilen mücahit, radikal İHH’cılar da, bu süreçte sınıfı geçti tabi; susarak, alkışlayarak, mazeret üreterek, Tansu Çiller’i seyredip, Herzog’a bakarak!

Acayip bir yok oluş, kirleniş çağında, eşikte patinaj yaparken, çağ atlandığını sanıyoruz!

Birileri sürekli eski Türkiye köpürtmesi yaptığı, başkalarıyla korkuttuğu, sana, “sana yağını” layık gördüğü, Allah’ın ayetiyle alay edilenlerin büyükelçi yapıldığı, Bülent Arınç’ın haykırmasıyla şaşkına döndüğümüz, Ankara’yı parsel parsel satan, dinazorcu Melih’in göçertmelerine ölü taklidi yaptığı yeni Türkiye burası, Kamil!