Kuyumcu ile kuzu, koyun, dana eti satan kasap arasındaki farkın kapanması büyük başarı!

Ama olsun, köprüden geçmesen de yüzersin, o da olmazsa mutlaka sırattan geçeceksin!

Vatandaşa,

Gıda ürünlerine, çiçek yağına gelen baş döndürücü zamlarla ilgili, çeşitli kurumlara şikayette bulunması önerilmiş, sakın ihmal etmeyin tembihleri yapılmıştı.

İktidarın semirttiği üç harfli marketlere, yine devlet mekanizmasını döndüren hükümetin ilgili bakanlıklarına bağlı yetkililer denetimler yaptı.

Belediyeler de tribünlere oynamak için sıraya girmiş, zabıtalar ellerine aldıkları makarna, çiçek yağı ile rafların önünde boy boy fotoğrafları servis edilmişti.

Bu görüntülerle birlikte denetim algısı, her zaman olduğu gibi kısa süre sonra unutuldu, herkes işinin başına döndü.

Geçen gün AK Parti hükümetinin kontrolündeki Et ve Süt Kurumu, kırmızı ete yüzde 48 oranında zam yaptı. Bu fahiş artıştan önce kurumun şubelerinin önünde ucuz et alabilmek isteyen halk uzun kuyruklar oluşturuyordu.

Bu zammı, sıradan bir kasap, market vs. yapsaydı, havuzun içine düşenlerle birlikte trol takımı kıyameti koparır, adı geçen ticarethane sahipleri vatan haini olmakla suçlanırdı.

Ama gelin görün ki, yüzde 48 zammı yapan Et ve Süt Kurumu olunca, malum zevat süt dökmüş kedi gibi bir köşeye sıvıştı.

***

Tabi, bu baş döndürücü artışın sebebi belli, maliyet artışlarının önüne geçilememesi.

Tarım ve Orman Bakanlığı, adeta kontrolü kaybettiğine şahitlik ediyoruz. Mesela, artan yem fiyatları karşısında çiğ süt fiyatını sabit tutuyor. Böyle olunca da, hayvancılık yapanlar sattığı 1 litre sütün karşılığında, bir kilo yem alamıyor!

Sonra ne mi oluyor, gebe inekler, düveler kesime gidiyor.

Mesela Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarım Kredi Kooperatiflerinin yemde yüzde 12 indirim yapacağını açıkladıktan sonra indirim yapılmıştı. Ardından ne oldu biliyor musunuz, yeme yüzde 20 zam yapılarak üreticiye şok yaşatıldı!

Ağlanacak halimize, gerçekleri gizleyerek gülün diyorlar!

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, “gözlerimdeki ışıltıyı görüyor musunuz?” diyordu.

Ne ışıltısı bayım, her yer kararıyor. Nefes kredisi çekenlerin yüzde 70’i küçük rakamları bile geri ödeyemez hale gelmiş.

Ramazan pidesi 6 lira, ekmek 3 TL, asgari ücret 4 bin 250, ev kirası bin 500. Ha birde, en düşük emekli maaşı da 2 bin 500 olmuştu!

Hayvancılık yapanlar, resmi tefeci bankaların kıskancına girmiş, ahırlar boşalmış, tarlalar hacizli!

***

Aşağısı sakal, yukarısı bıyık olduğundan, Et ve Süt Kurumu’nu kime şikayet edelim, var mı bir bilen!

Açıklı ve trajik durumumuzu Rabbimiz Ra’d suresi 11 ve 13’üncü ayetlerde şöyle tarif ediyor:

“Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.”

Bir örnek vererek bitireyim, Bursa’nın Osmangazi ilçesi sınırlarındaki Doğanbey Toki’de ikamet eden 800 daire sakini, kendilerini dolandırdığını iddia ettikleri yöneticinin, Bursagaz’a fatura bedellerini yatırmamasından dolayı gazları kesildiği için basın açıklaması yaptılar.

Yapılan açıklamaya gelenlerin sayısı kaç kişiydi biliyor musunuz 35!

İşte böyle Abidin!

Zamlara sus, eriyen maaşlara sus, komşuluk, akrabalık ilişkilerinin tarihe karışmasına sus, tacizci maaşlı namaz kıldırma memuruna sus, sahtekarlara sus. Kastamonu günü adı altında, merdiven altı gıda satanları araştırmadan pof pofla.

Sonra karşımıza şu gerçek çıkıyor, “çok ezen, kandıran, çok bilir!”