Mudanya Bursa’nın şirin, aynı zamanda da müteahhitlerin gözlerini çevirdiği bir bölge.

Hal böyleyken inşaat kökenli bir aday, uzun istişareler sonucunda CHP Genel Merkezi tarafından Mudanya Belediye Başkan Adayı olarak açıklandı. Belki de modern Türkiye’yi inşa etmekle övünen CHP, inşa kelimesini günümüze böyle uyarladı.

Ülkemizin en köklü partisi, bu coğrafyaya demokrasi getirme iddiasıyla yıllardır, gerek genel gerekse yerel seçimlerde,  aday belirleme sürecinde ön seçimden uzak durması akıllara pek çok soru işaretini de getirmiyor değil.

Gelelim CHP’nin Mudanya Belediye Başkan Adayı Deniz Dalgıç’a…

Gümüş kaşıkla başladığı hayatı fark eden CHP Genel Merkezi, madem hayat Deniz Bey’e şanslı davranmış, neden biz de ona bir şans vermeyelim diye düşünüp, Mudanya Belediye başkan adaylığını gümüş kaşık içinde avuçlarına bırakmış olabilir. 

Biz insan olarak, halk arasındaki tabirle gaza gelmeye müsait canlılarız. Hatta ihtimal vermesem de, Deniz Bey bu rüzgarla, kendisini dünyanın 8. harikası gibi hissedebilir, Slikon Vadisi’nin CEO’su da sanabilir!

Tabi bu hisse kapıldığınızda, kendinizi dünyanın en eski günahı ile yüzleşmiş bulabilirsiniz. Ben iyi eğitim almış Deniz Dalgıç’ın, şeytanın düştüğü hataya düşeceğini de sanmıyorum.

Buradan yola çıkarak,

Deniz Bey’in Mudanya Montanya Hotel de düzenlediği basın toplantısı planlama açısından kötü bir organizasyondu.  

Davet edilen meslektaşlarımızın bir kısmı ayakta kaldı. Düzensizlik, bir basın toplantısından çok bir panayır alanını andırıyordu.

Tüm bunlar yaşanırken,

Deniz Dalgıç’ın sanki o evin sahibi değil, kendisi de davetliymiş gibi yaşanan olumsuzluğa tepkisiz kalması, Mudanya adına beni endişelendirdi. Bir an düşündüm; burada ki bir toplantıyı idare etme de zaaf yaşayan biri Mudanya’yı nasıl idare edecek diye?

Kendisi bu uyarılarımı dikkate alır, ya da almaz…

Ama konukları ile tokalaşırken bir elinin cebinde olması ve takındığı beden dili ile bir siyasetçiden çok kibir denizinden çıkamayan Beyaz Türk’ü çağrıştırdı. 

Unutulmamalıdır ki, siyaset dedikleri kavram, adeta Vakko kataloglarından fırlamış manken edasıyla salınmak olmasa gerek. Deniz Dalgıç,  seçim çalışmaları için halkın arasına girecek, giriyor da.

Kendisi CHP’nin Mudanya’daki Prensi gibi davranmaz, halktan biri olur, gönülleri kazanırsa, ‘Kül Kedisi Masalı’ tadında devam eden yaşamı 31 Mart gecesi taçlanır.

Karar kendisinin; ister şapkasını çıkarır, isterse de ellerini cebinden çıkarıp düşünür.